29 Haziran 2017 Perşembe

Antalya'dan Demre, Simena ve Kekova'ya

2 gün 1 gecede Antalya'nın batı kıyılarını keşfetme fırsatı bulunca sabah erkenden koyuldum yola.

Ulaşım: 

Antalya'dan pansiyonumuzun olduğu Kekova Üçağız köyü yaklaşık 2 saat mesafede. Sahil şeridinden Kemer - Kaş yolu boyunca batıya giderken popüler noktalar arasında öncelikle Olympos - Adrasan ayrımı var. Olympos hakkındaki görüşlerimi Olympos Çok Bozdu Abi! sayfasında bulabilirsiniz. Kemer'den sonra Finike'ye ulaşacaksınız ve Finike sonrasında yolun en sıkıntılı kısmı başlayacak. Demre'ye kadar yaklaşık 20 küsur kilometre, dağla deniz arasında virajlı şekilde kıvrılan yolda araba kullanacak olanlar çok dikkatli olsunlar. 

Üçağız köyüne giderken yolda Demre civarında 3 yeri ziyaret edeceğiz. Myra, San Nicholas Kilisesi ve Andriake. 

Gezilecek Yerler:

Myra:

Demre'de denize bir kaç kilometre uzaklıktaki antik şehir Myra'dan günümüze büyüleyici kaya mezarları ve amfitiyatro ulaşmış durumda. Kapıda Müzekartlarımızı alıp giriyoruz bu gayet iyi durumdaki kalıntıların olduğu ören yerine. Myra'daki tarihi tiyatro Türkiye'de o devirden kalanlar arasında en iyi durumda olanlardan. Binlerce kişilik tiyatro hemen arkasında yükselen tepeye dayanmış ve bugünlere kadar ulaşmış. Yan tarafındaki kaya mezarları da sarp kayaların nasıl işlevsel olarak değerlendirildiğini gösteriyor bize. Mezarların üstlerine biraz dikkatli bakarsanız günümüze ulaşmış insan figürlerini de görebilirsiniz. 

San Nicholas Kilisesi:

Demre'de ziyaret edeceğimiz ikinci yer Noel Baba olarak da bilinen San Nicholas Kilisesi. Hristiyanlığın erken dönemlerinde inşa edilen ilk kilise yıkıldıktan sonra yıllar içinde defalarca yenileri yapılıp bugünkü kilise günümüze kadar ulaşmış. En son 1800'lerin ortalarında Ruslar tarafından yenilenen kilisenin üst bahçesinde bugünün meşhur Noel Baba heykeli alt kattaysa özellikle Ruslar tarafından kutsal kabul edilen Aziz Nikola'nın heykeli yer alıyor. Sanırım devlet politikamız bu kilisenin Aziz Nikola'yla beraber anılmasından rahatsız durumda; onun yerine daha hayal kahramanı şeklinde yaklaşılan Noel Baba'yı ön plana çıkarmak istiyoruz sanki. 

Andriake ve Likya Medeniyetleri Müzesi:

Üçağız köyüne giderken yolda sola doğru bir ok sizi yaklaşık 500-600 metre ilerideki Andriake şehri kalıntılarıyla 2016'da açılan Likya Medeniyetleri Müzesi'ne götürecek. Myra'nın liman şehri olan ve Çayağzı'nda bulunan Andriake'den günümüze kalanlar arasında Sarnıç ve Buğday Ambarı gayet iyi durumlarıyla ilgi çekiyor. Özellikle Sarnıç hiç ummadığınız anda karşınıza çıkıyor. Kalıntılar arasında Sinagog, Kilise ve hamam kalıntıları da mevcut. Buğday Ambarı 2016 yılında Likya Medeniyetleri Müzesi'ne dönüştürülmüş durumda. Açıkçası bana biraz fazla baştan savma geldi. Yine de vaktiniz varsa göz atabilirsiniz. 

Simena:

Gezinin en etkileyici tarafı Simena kısmıydı. İlk gün yürüye yürüye Kalenin eteklerindeki lahitler arasından köye indik. Yaklaşık 30 - 40 haneden oluşan ve muhtemelen bunların çok az bir kısmı ev olan Simena'da daracık sokaklar, merdivenler, avlular ve bahçelerden geçerek bir yerden bir yere ulaşıyorsunuz. Tepedeki, neredeyse kaleyle eş yükseklikteki ev Rahmi Koç'unmuş. Evin ,ne yazık ki, özel mülk olduğu için ziyaretçiler için ulaşım imkanı yok ama kaleden köyü izlerken evi de görebilirsiniz. Sahilde denize doğru uzanmış platformlardaki yemek yerlerinin hepsinin pansiyonları da mevcut. Zaten otel yapmaya müsait bir alan yok köyde; sanırım köyü bu kadar güzel yapan şey de bu. Küçücük bir köy burası. Konaklama ve yeme içme dışında çok fazla yapılacak şey de yok. Kanoyla gezme, plajı olmasa da denizde vakit geçirme ya da bulduğunuz bir şezlongda - koltukta kitabınıza gömülme tepeden köyün tadını çıkarmıyorsanız yapılabilecek ender aktiviteler arasında sayılabilir. Bir de gitmişken denizin hemen içindeki lahiti de görmeden gelmeyin. 

Kaleye gelecek olursak, gayet iyi korunmuş bir kale burası. Tepesine çıkıp Simena'yı izlemek inanılmaz keyifli. Güneşin batışını izlemek için de güzel bir konumda kale. Bizim gibi boş bir zamanında giderseniz saatlerce manzaraya da dalabilirsiniz. 

Kekova tekne turu:

Demre'den (Andriake'nin hemen alt tarafındaki limandan) tekneyle Kekova turuna çıkabileceğiniz gibi bizim gibi Üçağız'dan 1.30 saatlik bir turla da Kekova adasını ve Simena'yı denizden görebilirsiniz. Kekova'daki batık şehir kalıntıları çok anlaşılmıyor, belki şnorkelle yüzülse görünebilir. Adanın ilerisindeki tersane kalıntılarının yanından adaya da çıkabilirsiniz. Zaten kıyı boyunca tekneyle ilerlerken bir çok bina kalıntısı gözünüze ilişecek. En son Simena'ya dönünce Simena'nın denizden de çok hoş göründüğünü göreceksiniz. 

Konaklama:

Kekova Adasının karşısında iki yerleşim yeri bulunuyor: Üçağız ve Simena. Simena'ya araçla ulaşım yok, sadece tekneyle ya da Üçağız'dan yaklaşık 40 dakikalık bir yürüyüş yoluyla ulaşılabiliyor. Biz konaklamayı Üçağız Ekin Pansiyon'da yaptık. İki kişi kahvaltı dahil konaklama ücreti Mayıs 2017'de 120 TL'ydi. Odaları temiz, manzaralı, konumu iyi, kahvaltısı güzeldi. Simena'da da pansiyonlarda konaklama imkanları mümkün. Henüz daha yoğun sezon açılmamış olsa da oda fiyatları 200 TL civarıydı. Sezonda 250 - 300'e çıkıyormuş. 

Yeme İçme:

Sedir Gözlemeevi: Antalya'nın batısını keşfe başlamadan önce kahvaltı için Çakırlar Köyüne uğruyoruz. Çakırlar, Antalya yöresinde kahvaltı salonlarının yoğunlaştığı bir köy. Merkeze 10 - 15 kilometre mesafede ve kahvaltısı lezzetli. Biz tercihimizi Sedir'den yana kullandık. İki kişi gözleme, kahvaltı, yumurta ve çaya 55 TL ödedik. Kahve ikramını da düşünürsek fiyatları fena değildi. 

Likya Restoran: Akşam yemeği için Simena'da Likya Restorandaydık. Denize uzanmış bu restoranda oturup biralarımızı yudumlarken Simena'yı seyre dalmak çok keyifliydi. Yemekler idare eder, deniz ürünleri yerseniz belki daha çok seversiniz. Biz patates kızartması (ev yapımıydı ve güzeldi), sigara böreği (eh işte) ve karışık salata (güzeldi) ile geçirdik öğünü. Yine de mekanın kendisinin tadı bir başkaydı. 

Ankh: Yemekten sonra dondurma için Ankh'a uğradık. Simena'nın ev yapımı dondurmaları meşhur. Biz şeftali, fındık ve muzdan oluşan karışık dondurma tabağı söyledik. Sanırım şeftali daha çok süt yerine sudan yapılmıştı ve çok beğenmedik ama diğer ikisinin tadı nefisti. 

Simena kalabalıktan uzak tatil arayanlar için ideal bir kaçamak yeri. Bir kaç gün keyifle vakit geçirebilirsiniz.

Fotoğraf Listesi:

1- Simena kalesinden seyre dalmışken (farkında değilmişim gibi çek kanka)
2- Myra Antik kenti kalıntıları, arka tarafta da amfitiyatro
3- Myra'daki kaya mezarlar
4- Denizden Simena
5- Simena yolunda karşınıza çıkan mermer lahitler
6- Kaleden Simena

Önerilen Sayfalar: