Çek Cumhuriyeti denince aklına Brno gelen biri değilimdir. Bi Prag'ı bilirim bi de film festivali nedeniyle duyduğum Karlovy Vary'yi. Dinnoşum Batuhan eğitim için Zlin'e gidince ben de gezi rotamı Çek Cumhuriyeti'ne kırdım ve gitmişken bir kaç şehir daha göreyim deyip soluğu Brno'da aldım.
Ulaşım:
Brno'ya ulaşımın en kolay yolu Viyana'dan otobüse binmek. Havaalanından Student Agency'nin otobüsleri Brno'ya hemen hemen 2 saatte bir kalkıyor ve yol 2 saat sürüyor. İnternetten ya da otobüse binerken 16 €'luk biletlerden alma şansınız var. Otobüs durağı hemen eski şehrin güneyinde ve merkezi yerlere yürüme mesafesinde. Brno'ya 3 saatte Prag'dan da otobüsle (ya da trenle) ulaşma şansınız var. Havaalanı da var Brno'nun ama pek işlek bir meydan değil.
Konaklama:
Ben booking.com'dan geceliği 25 €'ya, 2 kişilik ortak banyolu oda tuttum. Tam merkezdeydi. Her yer binadan çıkma mesafesindeydi. Kaldığım hostelin adı 7 Nights. Güler yüzlü, yardımsever çalışanları var. Hostel de temiz. Bir tek yataklar biraz sertti ama her şey yepyeniydi.
Genel Bilgi:
1000 sene önce kurulan Brno 380.000 nüfusu olan bir öğrenci şehri (90.000 öğrenci). 1948'de komünist sistem özerkliğini kaldırana kadar da Moravia'nın başkentiymiş. Aslında 2 gün gezilecek kadar ilgi çekici bir kent olsa da çok gözde bir turistik yerleşim yeri değil. Yine de eski Hükümet Konağı'nın olduğu binada Turist Information yer alıyor, faydalı bir haritayı buradan ücretsiz temin edebilirsiniz. Döviz büfelerinde kurlar çok uygun ve komisyon alınmıyor. Trafiğe kapalı Masarykova Caddesi üstündeki döviz büfeleri gayet iyiydi. Brno'da musluk suyu içilebiliyor. Bir de hemen her caddede ücretsiz WiFi var. İnternet lazım olursa bu kablosuz bağlantıları rahatça kullanabilirsiniz.
Yeme İçme:
Christmas Market nedeniyle ben bolca oradaki abur cuburlardan tıkındım. Mesela eritilmiş isli peynir çok lezzetliydi. Hakeza Langose ve Bramboraky de. Bi pizzacı gösterdi Batuhan o da ucuz ve lezzetliydi: Poe Poe. Koca pizzayı 52 Koruna satıyorlardı. Hem yemek hem de içmek için kaldığım binanın alt katındaki Skog'u tavsiye ederim. Bir de meşhur biracıları var: Starobrno. Brno'nun yerel birasının üretim yerinde (Mendlovo Namesti, Numara 20) güzel bir restoranda ister yemeğinizi yer ister bira seçeneklerini deneyebilirsiniz. İngilizce menüleri de var.
Gezilecek Yerler:
Ben gezmeye meşhur yer altı yapılarıyla başlıyorum. Öncelikle belirtmeden geçemeyeceğim; bu Çekler ölülerle ve kemiklerle fena halde kafayı bozmuş durumdalar. Daha önce ziyaret ettiğim Kutna Hora'da bir kilise tamamen insan kemikleriyle süslenmişti. Burada da bizi bolca ölü ve kemik bekliyor.
Gezmeye ilk başladığım nokta San James Katedralinin yan tarafındaki dehliz. Kilisenin etrafı eskiden hep mezarlıkmış, lakin şehir büyüdükçe kilise civarındaki araziler kıymetleniyor tabii ve buralara yeni yerler inşa edilmesi daha rantabıl oluyor. Tıpkı zamanında Ermeni mezarlığı olan alanın Gezi Parkı, TRT Radyoevi ve Divan Otel yapılması için ortadan kaldırılması gibi bu kilise yanındaki mezarlık da ortadan kaldırılıyor. Mezarlardan çıkan kemikler için kilisenin altına bir gömü kazılmaya başlıyor. Dehliz şeklinde bir süre kazılıp planlanandan önce sonlandırılıyor bu kazı ve mezarlardan çıkan iskeletler yığma şekilde buraya atılıyor. En son bu kısım kapatılıyor ve 1800'lerde böyle bir yer yapıldığı unutuluyor. Ta ki 2001'e kadar. 2001'de Avrupa'nın en büyük ikinci Ossuary'si (Türkçe'si Kemiklik sanırım) keşfediliyor ve 2012'de bu 50.000 kişinin kalıntılarını barındıran Kemiklik ziyarete açılıyor. İçerisi kemiklerin mağaza vitrini düzenlermiş gibi geometrik bir uyumla sergilendiği bir yer. Brno Ossuary'ye bilet alırken diğer yeraltı dehlizlerini de gezeceğinizi söylerseniz %10 indirim yapıyorlar haberiniz olsun.
Bir sonraki ziyaret güzergahım Vegetable Market altındaki Labirent. Labirent'in girişi meydandaki 20 numaralı binadan yapılıyor. Zamanında meydandaki evler ve dükkanlar yer altına kilerler kazıp buraları kimi zaman ardiye, kimi zaman şarap mahzeni, kimi zaman da bir nevi buzdolabı olarak kullanmışlar. 2011'de bu kilerler birbirine bağlanmış ve uzun bir koridor şeklinde ziyarete açılmış. Biraz çocuklar için olmuş gibi ama yine de görmeye değer.
Bir üçüncü dehliz daha var meydanda ama burası için 'çok çocuklara yönelik' lafını duyduğumdan burayı es geçiyorum.
Şimdi Çek mumyalarını görmeye gideceğim. Bir hafta önce Torino'da Mısır Müzesi'nde Mısır mumyaları görmüştüm ama bu seferkiler çok daha yakın tarihli. Capuccin Kilisesinin altında sergilenen mumyalar 1500'lerden başlayıp 1800'lere kadar uzanan ölüleri sergiliyor. Dedim size Çekler ölülerle kafayı bozmuş diye; burada gördükleriniz kendi kendine mumyalaşmış ölüler. Zamanında Capuccin tarikatına bağlı olanlar öldüğünde ölü bedenleri kilisenin altına gömülmeden bırakılırmış. Bırakıldıkları yerdeki hava sirkülasyonu nedeniyle de bir süre sonra çürümeyip mumya haline gelirlermiş. İşte bu mumyaları parasını ödeyip görebiliyorsunuz. Kapıya bir de "Burası müze değildir lütfen ölülere saygılı olun" yazmışlar. Sen ölüleri teşhir nesnesi haline getir bilet kes sonra 'saygılı olun'.
Bu kadar ölü görmek yettiyse şimdi artık daha alışılmış yerler gezebiliriz. Müzeler içinde benim en çok ilgimi Moravske Zemske Müzesi çekti. Müzede bütün açıklamalar Çekçe, ayrıca sergilenen kalıntıların tarihleri bile doğru düzgün belirtilmemiş ama yine de 25.000 ila 29.000 yıl öncesine ait olan Dolni Vestonice Venüs'ünü görmek için müzeye gidiyorum. Avusturya'da gördüğüm Willendorf Venüs'ü gibi bu da ilk insan elinden çıkmış sanatsal ya da dini eserlerden biri. En eski insan yapımı heykellerin 40 küsür bin yıllık olduğu düşünülürse bu Dolni Vestonice Venüs'ünün önemi daha iyi anlaşılabilir. Yaklaşık 70.000 yıl önce bilişsel devrim geçiren ve soyut düşünebilmeye başlayan Homo Sapiens'in elimize ulaşan en eski tasarımlar bunlar.
Meydanın az yukarısında Sen Peter ve Paul Katedrali yer alıyor. 1645'te yandıktan sonra 1700'lerde yeniden Gotik tarzda inşa edilmiş bu katedral.
Bir diğer dini yapı az önce kemikle süslü dehlizlerini ziyaret ettiğimiz San James Kilisesi. Kilisenin özellikle kule duvarına dikkatli bakarsanız size kıçını dönmüş çıplak bir adamın bir yandan da kıçını şaplakladığını göreceksiniz. Brno'da böyle umulmadık küçük nazar boncuğu mu diyeyim haylazlık mı diyeyim anomaliler başka yerlerde de karşınıza çıkıyor. Bunun en meşhuru eski Hükümet Konağı'nın üstündeki süslemeler. Bu 5 sütundan birinin üstü özellikle kıvrımlı yapılmış. Efsaneye göre bunun sebebi taş ustasına parasının zamanında ödenmemesiymiş. O da böyle intikamını almış.
Aralık ayında Brno'da iki tane Christmas Market kuruluyordu. Biri Cabbage Market denilen pazarın kurulduğu meydanda diğeri de Özgürlük Meydanı'nda. Özgürlük Meydanı'nda fallik bir obje gibi görünen astronomik saat de pek bi değişik geliyor göze.
Son olarak biraz bayır çıkarak gidebileceğiniz Spilberk Kalesi var. Hava açık olduğunda güzel bir manzarası da olacak bir kale burası. Hakeza yine 100 küsur metre uzunluğunda dehlizleri de ziyarete açık.
Bunlar dışında Brno'da UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan Villa Tugendhat, Anthropos Müzesi ve Brnolu olan bilim adamı ve rahip Mendel'in (hani biyoloji dersinde bezelyeleri eşleştirip genetiğin temel kurallarını bulmuştu) çalışmalarına adanmış Mendelianum Müzesi gibi değişik seçenekler de sizleri bekliyor.
Keyifli bir şehir Brno. Yolu yakınlara düşenler mutlaka uğrasın.
Fotoğraf Listesi:
1- Hükümet Konağı'ndaki biri yamuk bırakılmış süsleme
2- San James Kilisesi altındaki Ossuary (Kemiklik)
3- Fallik bir obje gibi meydanda duran saat
4- Capuccin Kilisesi mumyaları
5- Kemiklikte ben
6- Dolni Vestonice Venüsü
7- Capuccin Kilisesi altındaki mumyalar
Önerilen Sayfalar:
* 1 saat mesafediki Şirin Çek Kasabası Olomouc
* Avrupa'da Mumya görebileceğiniz bir başka müze için: Torino'da Bir Haftasonu
* Bir başka Christmas Pazar'ı için: Christmas Zamanı Hamburg'da 2 gün
* 25.000 yıllık Willendorf Venüs'ü için: Viyana Doğa Tarihi Müzesi - Naturhistorisches Museum Wien
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder