mostar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
mostar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Eylül 2013 Salı

Bosna Hersek Gezimiz: Saraybosna ve Mostar

2008 Haziran'ında Balkanlar'a yaptığım ilk gezi Zagreb üzerinden Saraybosna'ya oldu. Gezimizin sonunda geri döneceğimiz Zagreb'de 2-3 saat geçirip 20:49'da gardan Saraybosna'ya hareket edecek trenimize biniyoruz. Kredi kartı geçiyor garda ve kişi başı 193 kuno ödüyoruz biletimize. 1 Euro 7.15 konudan çeviriyoruz paramızı (bugün 7.5 kuno oldu sanırım).

Tren hareket ettikten 2 saat sonra terk ediyor Hırvatistan topraklarını. 9-10 saat süren yolculuk sırasında en büyük derdimiz sivrisinekler. Pencere kapalı olduğunda sıcaktan bunalıyoruz açık olunca içerisi sivrisinek doluyor. Hem de ne dolma: Küçücük kompartımana onlarcası birden hücum ediyor. Gece boyunca belki 10 kez gelip bilet kontrolü yapan görevli ikinci problemimiz. Bizden başka kimse yok kompartımanda geniş geniş uyuruz diyoruz ama ne mümkün.


Sabah 7'de varıyoruz Saraybosna Gar'ına. Yer ayırttığımız hostelin Gar'daki ofisi sabahın o saatinde kapalı. 1 numaralı tramvayla Başçarşı'ya doğru yola koyuluyoruz. O meşhur sebili görünce anlıyoruz Başçarşı'ya geldiğimizi. Bu meşhur sebilin aynısı yakın zamanlarda Bursa'da Şehreküstü Meydanı'na inşa edildi. Her önünden geçtiğimde Saraybosna'yı anımsıyor insan...


Yeni yeni açılmaya başlayan kafelerden birine Boşnak böreklerimizle oturuyoruz. Kahvaltı keyfinden sonra 9 gibi hostelin merkezine gidiyoruz. Ne yazık ki hostelden tuttuğumuz oda bir evin odası. Hannah'nın evindeki odamıza geçiyoruz. Temizlik pek iyi bir konumda olmasa da çok yorgunuz, 2 saat kadar kestiriyoruz Saraybosna'yı keşfe çıkmadan önce. Zaten iki kişi 30 Avro gayet makuldü beklentimizi çok yükseltmemek lazım.


Saraybosna, Zagreb gibi bir Orta Avrupa şehrinden ziyade felaket biçimde Bursa'yı andıran bir Balkan şehri. Etrafta Türkiye'ye özgü çok fazla öğe görmek mümkün: Milli takım forması, döner, nargile, sabah sabah dükkanının önünü ıslatan esnaf, bir dolu yerli marka...


Saraybosna'da tarihi binaları gezmeye çıkıyoruz çok geç olmadan. Camiler de kiliseler de çok görkemli yapılar değil. İlk görmeye gittiğimiz Hristiyan okulunun kapısında terslenince iyice hevesimiz kaçıyor tarihi yapıları görmek için. Şehri ikiye bölen cılız nehrin ötesine geçiyoruz; orası da çok ilginç gelmiyor. Yol yorgunluğu da bakış açımızı olumsuz etkiliyor sanırım. Yine ne varsa Başçarşı civarında var.


Öğlen yemeği için Cevapçiçi sipariş ediyoruz. Cevapçiçi gayet damak tadımıza uygun bir lezzet: Pidenin içinde bolca İnegöl köfte, yanında da soğan ve hafif ekşimiş kaymak. 2008'de 1 YTL yaklaşık 1 Bosna KM'siydi şimdi 1 TL 0.73 KM gözüküyor kurlar. Cevapçiçiye 8 KM ödüyoruz. Fiyatlar makul yani. Sulardan Jana ve Olimpija'nın tadı çok kötü. Güzel kaynak suyuna hasretiz. Ancak dondurmaları çok güzel. Yeşil elmalısı ve muzlusuna bayıldım. Gün boyu dolaşıyoruz şehri.


Akşam tramvay yoluna paralel uzanan trafiğe kapalı caddesinde oturunca görüyoruz ki tüm gün evlerinde, işlerinde oturan insanlar akşamları bu caddede piyasaya çıkıyorlar. En güzel kıyafetlerini giymiş Boşnak kadınlar caddede bir o yana bir bu yana salına salına dolaşıyorlar. Boşnak kızları da gerçekten güzeller.


Saraybosna'da bir gün yetiyor bizi. Sabah erken kalkmak üzere erkenden uyuyoruz. Sabah 6:30'da kalkıyoruz 8:15'teki Mostar otobüsünü yakalamak için. Otobüs 17 KM.


Havalandırması bozuk otobüs, sigara molaları vere vere 10:45'te varıyor Mostar'a. Otobüsün bagajına verdiğiniz parça başına da 2 KM alıyorlar.


Mostar'da ne yazık ki öğlen sıcağına yakalanıyoruz. Terminalde otobüsten inince bir adam bizi kendi hostelindeki odalara yerleştirmeye çalışıyor. Burada kalmayıp Dubrovnik'e gideceğimizi söyleyince "İlk otobüs yarın sabah 7'de başka da otobüs yok" deyip kandırmaya çalışıyor bizi. Neyse ki bu gibi tiplere karşı uyanığız; bilet satış kısmına geçip Dubrovnik'e otobüs bileti soruyoruz. 12:30'da varmış. Az önceki adam arkamızdan gelmiş 12:30 otobüsünü haber veren kadına kızıyor Boşnakça. Mostar'a gelişimiz hiç hoş olmadı. Mostar'dan Dubrovnik'e sabah 7 ve öğlen 12:30 olmak üzere iki otobüs varmış.



1 saatten biraz daha fazla bir zaman yetiyor Mostar için. Old Bridge kısmı güzelce yeniden yapılmış. Savaş sırasında yıkılmış bu köprü hoş ama gıcır gıcır haliyle turistleri bekliyor. Ayrıca şehrin eteklerine kurulduğu tepenin zirvesinde sonradan Dubrovnik'te de göreceğimiz devasa haç dikkat çekiyor.

Mostar'da duvarlardaki Red Army yazıları her yeri kaplamış. Şehre bir dolu yeni bina yapılmış. Çok etkileyici bir atmosfer beklerseniz çok yanılırsınız. "Saraybosna Bursa gibiydi Mostar da İnegöl gibi olmuş" diyorum içimden.


Mostar'dan Dubrovnik'e giden otobüse binip ayrılıyoruz Bosna Hersek'ten. Avrupa'ya gelip Türkiye'ye çok benzeyen bir yer görmek isteyenlere ilginç gelebilecek bir ülke Bosna Hersek. Sırada Dubrovnik ve Zagreb var bakalım oralar nasıl gelecek bize?


dinceryazici79@gmail.com


Önerilen Sayfalar:


Belgrad'da Üç Gün
Belgrad Gezisi - 2
Tahran'da Bir Gün
Granada ve Al Hamra Sarayı - Avrupa'nın Batısında İslam Şaheseri