İğneada'da iki gece çadırda konaklamalı kamp planı yapınca ilk iş etrafta görülecek yerleri araştırmak oldu. Ardından yol ve kamp kurulacak yerler öğrenildi ve start!
Askerliğimi Çerkezköy 'de yaparken çarşı izinlerimin vazgeçilmez yeri Filiz Restoran'da ilk molamızı vermek üzere yola koyulduk. Çerkezköy'ün göbeğindeki bu mekana inzibatlar pek uğramadığı için ve mekanı pazar sabahı bizler için erkenden açan teyze gönlümüzde yer ettiğinden sabırsızca Çerkezköy'e ulaştık. Ne yazık ki bir sene önce kapanmış Filiz ve yerine bir kasap açılmış. Bildik başka yerlerde karnımızı doyurup devam ediyoruz yola. İstikamet Vize üzerinden İğneada. Ağustos 2012 itibariyle Vize-İğneada yolunda çalışmalar olduğundan biraz yavaş gidebiliyoruz.
Ve sonunda İğneada'dayız. Sahile inip 1-2 km gidince sağda Dallas Büfe'yi görüyoruz. Akşam 8:30 itibariyle hedefimize ulaştık sonunda. Sahilin kenarındaki Dallas Büfe tarafından işletilen çadır kamp alanı yolun öbür tarafında ve onlarca çadır etrafa yayılmış durumda. Belli ki kimileri uzun süreliğine gelip yerleşmiş buraya. Bir kenara da biz çadırımızı kuruyoruz geceliğine 5 TL ödeyip. Tarifi "Erikli Gölü yanında" şeklinde yapılıyor bu kamp alanının ama yan taraftaki sulak arazi - sazlık alan dışında bir göl göremedim ben. Ya dikkatli bakmadığımdan ya da yazın suyu azaldığı için sanırım. Kamp alanında ikişer tane kadın ve erkek tuvaleti ayrıca tuvaletlerin önünde bir muşluk var. Şartlar çok iyi değil, temizlik konusunda hassas olanlar zorlanabilir. Duş için de yolun deniz tarafında üç tane kapısı kırık kabin var. Kamp alanının bir sınırı da yok, nerede başlar nerede biter anlamadım. Ayrıca bolca köpek var. Arada köpekler havlamaya başlarsa anlayinki inekler çadır alanına yaklaşmıştır. "Dandini dandini dasdanaa danalar girmiş bostana" deyip inekleri kovmak üzere havlayarak koşmaya başlıyorlar hemen. Hepsinin yeri de belli sanırım. Bizim çadırın etrafında üç tane arkadaşımız miskin miskin yatıyor... Yine de sevdim burayı.
Hava kararırken şarabımızı alıp sahile iniyoruz. İn cin top oynuyor sahilde ama 50 metre ötemizdeki yoldan geçen arabalar etrafı aydınlatıyor. Bir yanda müziğimiz, karanlık denizdeki dalga sesleri, yıldızlar... İğneada'ya hemen ısınıyoruz. Su da çok güzel... Gece gece denize girmek de... Bu arada sinek kovucu alıp İğneada'ya girer girmez her yerinize sıkmayı unutmayın. Sinekler çok fena yoksa, neyse ki sinek kovucu işe yarıyor.
Sabah 8 gibi kalkıp uzun bir yürüyüşe çıkıyoruz. Orman yolundan, 7 km ötedeki Limanköy'e yürüyoruz. Çadır alanında yanımızda uyuyan üç köpek de tüm uyarılarımıza rağmen bizimle yürüyorlar. Limanköy'de pek yapacak bir şey yok, deniz kenarındaki limanı da köye 3 km. Köyde biraz soluklanıp liman üzerinden yine yürüyerek dönüyoruz. İğneada'ya gidenlere pek tavsiye etmem bu yürüyüşü lakin sabah yürüyüşü vücudu dinçleştiriyor...
Dönüşte çok açız. Hemen İğneada merkezde bir yer kestiriyoruz gözümüze ve ne kadar doğru bir seçim yaptığımızı anlıyoruz. Yasemin Hanım'ın işlettiği Korfa Koliba'da kahvaltı tabağı ve karışık omlet sipariş ediyoruz. Artık kullanılan yağdan mı, tereyağının doğallığından ya da yumurtaların tazeliğinden mi bilmiyorum omlet çok lezzetli. Kahvaltılıklar da öyle. Hele ömrümde ilk kez tattığım nane reçeli değişik lezzetlere açık olanların eminim ki çok hoşuna gidecektir. Ertesi sabah yeniden gelmek üzere ayrılıyoruz mekandan.
Öğlen arasında çadırda dinleniyoruz. İstanbul'da sıcaktan bunalıp kaçan birisi olarak İğneada'da hava gayet güzeldi ama öğlen 3'e 4'e kadar dışarda dolanmamak en hayırlısı. Biz de öyle yapıp akşamüstü 12 km. uzaktaki Beğendik köyüne gidiyoruz. Şansımıza deniz çok dalgalı. Biz de İğneada'ya geri dönüp denize giriyoruz. İğneada civarındaki sahillerde nerede denize girilebileceği tamamen sizin şansınıza kalmış. Bugün sütliman olan bir yer yarın gayet dalgalı olabilir.
Akşam olurken yemeğe yeniden Beğendik sahiline gitmeye karar veriyoruz. Sahilde "tenekede tavuk" yapılıyormuş. Eger siz de gittigğinizde yemek isterseniz ya 1,5 saat önceden arayıp sipariş vereceksiniz ya da sipariş verip 1,5 saat sahilde takılacaksınız çünkü pişmesi 1,5 saat sürüyor. 8'de yeniden Beğendik'teyiz ve tavuğumuz hazır. Koca bir tavuk ve yanında tavuğun yağıyla hazırlanmış türlü iki kişi için çok fazla. Üç kişiyi gayet iyi doyurur. Tavuk da türlü de çok lezzetli. Hepsi toplam 35 TL.
Gece yeniden sahilde kumlara serilip şarabımızı içiyoruz. Ama bu sefer biraz daha erken geçiyoruz çadırımıza. Yarın Longoz Ormanlarında dinç olmamız lazım.
Sabah ilk istikametimiz çantamıza suyumuzu koyup İğneada'nın doğu tarafındaki sahil. Sahil boyunca 5-6 km yürüyüp arada sahil boyunca uzanan ormanlara dalmaya çalışıyoruz fakat buradaki sinekler-böcekler yüzünden ilerlemek imkansız. Bir dahakine daha sağlam kıyafetler hatta arıcı maskesiyle gelmek gerektiğine kanaat getirdik. Ayrıca yazın değil şubat-mart daha uygun olabilir.
Dönüşte yeniden Yasemin Hanım'ın güzel yemeklerine yumuluyoruz. Dünküleri öyle sevdik ki hiç değiştirmiyoruz siparişleri. Bu sabah çok güzel kurabiye de yapmış... Ayrilik saati geldi. Dönüşümüzü Demirköy-Dupnisa Magarası-Demirköy-Sivriler-Kızılağaç-Kıyıköy üzerinden yapıyoruz. Demirköy'den 25 km uzaklıktaki Dupnisa Magarası belediye tarafından işletilen güzel bir yer. Buralara kadar gelmişken mutlaka görülmesi gereken yerler arasında... Milyonlarca yilda oluşmuş sarkıtlar ve dikitler arasında dolaşmak mekana hayran kalmamızı sağlıyor. İğneada ve civarını gezmek gerçekten doyurucu...
Fotoğraf Listesi:
1- Çadır Alanı
2- Beğendik Köyü Plajındaki dalgalı sahil
3- Dupnisa Mağarası'na giderken geçilen büyülü orman yolu manzarası
4- Dupnisa Mağarası
Önerilen Sayfalar:
- Karayoluyla Yunanistan & Bulgaristan 1 - Dedeağaç, Gümülcine, İskeçe, Kavala
- Karayoluyla Yunanistan & Bulgaristan 2 - Halkidiki, Selanik ve Seres
- Uçmakdere'de Kamp ve Şarköy'e kadar uzanmak
- Edirne'de İki Gün
- Saros Körfezi
- Gökçeada
Ve sonunda İğneada'dayız. Sahile inip 1-2 km gidince sağda Dallas Büfe'yi görüyoruz. Akşam 8:30 itibariyle hedefimize ulaştık sonunda. Sahilin kenarındaki Dallas Büfe tarafından işletilen çadır kamp alanı yolun öbür tarafında ve onlarca çadır etrafa yayılmış durumda. Belli ki kimileri uzun süreliğine gelip yerleşmiş buraya. Bir kenara da biz çadırımızı kuruyoruz geceliğine 5 TL ödeyip. Tarifi "Erikli Gölü yanında" şeklinde yapılıyor bu kamp alanının ama yan taraftaki sulak arazi - sazlık alan dışında bir göl göremedim ben. Ya dikkatli bakmadığımdan ya da yazın suyu azaldığı için sanırım. Kamp alanında ikişer tane kadın ve erkek tuvaleti ayrıca tuvaletlerin önünde bir muşluk var. Şartlar çok iyi değil, temizlik konusunda hassas olanlar zorlanabilir. Duş için de yolun deniz tarafında üç tane kapısı kırık kabin var. Kamp alanının bir sınırı da yok, nerede başlar nerede biter anlamadım. Ayrıca bolca köpek var. Arada köpekler havlamaya başlarsa anlayinki inekler çadır alanına yaklaşmıştır. "Dandini dandini dasdanaa danalar girmiş bostana" deyip inekleri kovmak üzere havlayarak koşmaya başlıyorlar hemen. Hepsinin yeri de belli sanırım. Bizim çadırın etrafında üç tane arkadaşımız miskin miskin yatıyor... Yine de sevdim burayı.
Hava kararırken şarabımızı alıp sahile iniyoruz. İn cin top oynuyor sahilde ama 50 metre ötemizdeki yoldan geçen arabalar etrafı aydınlatıyor. Bir yanda müziğimiz, karanlık denizdeki dalga sesleri, yıldızlar... İğneada'ya hemen ısınıyoruz. Su da çok güzel... Gece gece denize girmek de... Bu arada sinek kovucu alıp İğneada'ya girer girmez her yerinize sıkmayı unutmayın. Sinekler çok fena yoksa, neyse ki sinek kovucu işe yarıyor.
Sabah 8 gibi kalkıp uzun bir yürüyüşe çıkıyoruz. Orman yolundan, 7 km ötedeki Limanköy'e yürüyoruz. Çadır alanında yanımızda uyuyan üç köpek de tüm uyarılarımıza rağmen bizimle yürüyorlar. Limanköy'de pek yapacak bir şey yok, deniz kenarındaki limanı da köye 3 km. Köyde biraz soluklanıp liman üzerinden yine yürüyerek dönüyoruz. İğneada'ya gidenlere pek tavsiye etmem bu yürüyüşü lakin sabah yürüyüşü vücudu dinçleştiriyor...
Dönüşte çok açız. Hemen İğneada merkezde bir yer kestiriyoruz gözümüze ve ne kadar doğru bir seçim yaptığımızı anlıyoruz. Yasemin Hanım'ın işlettiği Korfa Koliba'da kahvaltı tabağı ve karışık omlet sipariş ediyoruz. Artık kullanılan yağdan mı, tereyağının doğallığından ya da yumurtaların tazeliğinden mi bilmiyorum omlet çok lezzetli. Kahvaltılıklar da öyle. Hele ömrümde ilk kez tattığım nane reçeli değişik lezzetlere açık olanların eminim ki çok hoşuna gidecektir. Ertesi sabah yeniden gelmek üzere ayrılıyoruz mekandan.
Öğlen arasında çadırda dinleniyoruz. İstanbul'da sıcaktan bunalıp kaçan birisi olarak İğneada'da hava gayet güzeldi ama öğlen 3'e 4'e kadar dışarda dolanmamak en hayırlısı. Biz de öyle yapıp akşamüstü 12 km. uzaktaki Beğendik köyüne gidiyoruz. Şansımıza deniz çok dalgalı. Biz de İğneada'ya geri dönüp denize giriyoruz. İğneada civarındaki sahillerde nerede denize girilebileceği tamamen sizin şansınıza kalmış. Bugün sütliman olan bir yer yarın gayet dalgalı olabilir.
Akşam olurken yemeğe yeniden Beğendik sahiline gitmeye karar veriyoruz. Sahilde "tenekede tavuk" yapılıyormuş. Eger siz de gittigğinizde yemek isterseniz ya 1,5 saat önceden arayıp sipariş vereceksiniz ya da sipariş verip 1,5 saat sahilde takılacaksınız çünkü pişmesi 1,5 saat sürüyor. 8'de yeniden Beğendik'teyiz ve tavuğumuz hazır. Koca bir tavuk ve yanında tavuğun yağıyla hazırlanmış türlü iki kişi için çok fazla. Üç kişiyi gayet iyi doyurur. Tavuk da türlü de çok lezzetli. Hepsi toplam 35 TL.
Gece yeniden sahilde kumlara serilip şarabımızı içiyoruz. Ama bu sefer biraz daha erken geçiyoruz çadırımıza. Yarın Longoz Ormanlarında dinç olmamız lazım.
Sabah ilk istikametimiz çantamıza suyumuzu koyup İğneada'nın doğu tarafındaki sahil. Sahil boyunca 5-6 km yürüyüp arada sahil boyunca uzanan ormanlara dalmaya çalışıyoruz fakat buradaki sinekler-böcekler yüzünden ilerlemek imkansız. Bir dahakine daha sağlam kıyafetler hatta arıcı maskesiyle gelmek gerektiğine kanaat getirdik. Ayrıca yazın değil şubat-mart daha uygun olabilir.
Dönüşte yeniden Yasemin Hanım'ın güzel yemeklerine yumuluyoruz. Dünküleri öyle sevdik ki hiç değiştirmiyoruz siparişleri. Bu sabah çok güzel kurabiye de yapmış... Ayrilik saati geldi. Dönüşümüzü Demirköy-Dupnisa Magarası-Demirköy-Sivriler-Kızılağaç-Kıyıköy üzerinden yapıyoruz. Demirköy'den 25 km uzaklıktaki Dupnisa Magarası belediye tarafından işletilen güzel bir yer. Buralara kadar gelmişken mutlaka görülmesi gereken yerler arasında... Milyonlarca yilda oluşmuş sarkıtlar ve dikitler arasında dolaşmak mekana hayran kalmamızı sağlıyor. İğneada ve civarını gezmek gerçekten doyurucu...
Fotoğraf Listesi:
1- Çadır Alanı
2- Beğendik Köyü Plajındaki dalgalı sahil
3- Dupnisa Mağarası'na giderken geçilen büyülü orman yolu manzarası
4- Dupnisa Mağarası
Önerilen Sayfalar:
- Karayoluyla Yunanistan & Bulgaristan 1 - Dedeağaç, Gümülcine, İskeçe, Kavala
- Karayoluyla Yunanistan & Bulgaristan 2 - Halkidiki, Selanik ve Seres
- Uçmakdere'de Kamp ve Şarköy'e kadar uzanmak
- Edirne'de İki Gün
- Saros Körfezi
- Gökçeada
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder