İtalya'nın görme şansı bulamadığım Toscana kısmı hep gezilecekler listemin üst sıralarında yer alıyordu. Hazır İtalya'dan Shengen vizesi almışken rotayı Toscana'ya doğru kırdım. Benim tarihlerimle uyumlu seferler Bologna üzerinden olanlardı. Türk Hava Yolları'nın sabah 8.40 uçağıyla Bologna'ya doğru yola çıktım.
Biraz rötar yaptı uçak ama neyse ki Bologna'dan devamındaki tren yolculuğu için bileti biraz daha geç bir saate almıştım. Havaalanından Tren İstasyonuna tam çıkışta kapının önünden otobüs kalkıyor. Otobüste binişte aldığınız 6€'luk biletle son durakta inip tren garına ulaşabilirsiniz. Biletimi internetten aldığım için doğrudan hızlı trenin geleceği perona geçtim ve yarım saatte Floransa'ya ulaştım. Floransa'da bu sefer normal trene bindim ve 1.30 saat de o sürdü. İnternetten iki bilete komisyonlar dahil 52$ ödedim ve inince de yaklaşık yarım saatlik bir yürüyüşle otelime vardım.
Booking.com'dan bulduğum otelimin adı Affittacamere Delfo. Bir evi 6 oda olarak kiralıyorlar aslında; herhangi bir resepsiyonu ya da sürekli görevlisi yok. Eve girmeyi başaramayıp sonunda telefonla görevliye ulaşıp 15 dakika da kapıda görevliyi bekledikten sonra odama ulaştım. Geceliği 42 € odalar böyle oluyor tabii. Oda temiz ve banyosu gayet yeni. Bu arada Pisa'da musluk suyu gönül rahatlığıyla içilebiliyor hatta bir çok şişelenmiş sudan bile lezzetli olduğunu söyleyebilirim.
Uzun bir yolun sonunda vardığım odamda biraz dinlenip hemen dolaşmaya başlıyorum. Bu noktada İtalya'yı gezecek olanlara Tripozo isimli uygulamayı tavsiye ederim. Ücretsiz olan bu uygulama özellikle internet bağlantısı olmadan çalışması nedeniyle çok işlevsel. Yürümek istediğiniz mesafeyi seçip ardından haritadan yolu takip ederek önemli yerleri görebiliyorsunuz. Yeme içme ve konaklama tavsiyeleri de cabası. İlk olarak sabırsızlıkla eğik Pisa Kulesi'ni görmeye gidiyorum. Pisa çok büyük bir yer değil, eğer yürümekle sorununuz yoksa gayet rahat tüm şehri gezebilirsiniz.
Pisa Kulesi, Mucizeler Meydanı denilen meşhur meydanın hemen yan tarafında yer alıyor. Yıllardır kulenin resimlerini defalarca görmeme rağmen gerçekte karşıma çıkınca beni bir gülme alıyor. Ne komik bir yapı bu! Sen o kadar ince işçilikle kuleyi inşa et sonra böyle yıkılacakmış gibi yatsın yana. Popüler yapıları görmek noktasında çok istekli olmadığım zamanlarda bu yapılarla karşılaşmalarımı hatırlayıp fikrimi değiştiriyorum. Piramitlerle ilgili bir dolu belgesel izlesem de gerçekte ilk gördüğüm zaman nefesimin kesilmesini engelleyemiyorum. Pisa Kulesi için de aynı şey geçerli. 2001'den beri ziyaretçilere açık olan kuleyi ziyaret etmeyi biraz erteleyip ayrılıyorum Mucizeler Meydanı'ndan.
Santa Maria Caddesi boyunca güneye yürüyüp San Nicola kilisesini ve yolun üstünden geçen bir köprüyle bu kiliseye bağlanan Vedove Sarayı'na (Palazzo delle Vedove) ulaşıyorum. Floransa'da Vecchio Köprüsü (Ponte Vecchio) üstüne inşa ettikleri yol gibi yine halka karışmadan yürümek isteyen Medici Ailesi'nin eseri bu saray. Bu sefer ailenin dulları için yapılmış.
Karnımın zil zurna acıkmasına yakın bir sandviççi gözüme ilişiyor. Pisa'daki vejateryan mekanları araştırdığınızda da en üstlerde yer alan bir adres bu: Vegan come Koala. Vegan ürünlerle yaptığı sandviç gayet lezzetliydi. Adresi: Via L'Arancio 21 numara. Hemen yan taraftaki meydanda oturup sandviçlerinizi yiyebilirsiniz.
Batıdaki Solferino köprüsünden geçip nehrin kenarındaki küçük Santa Maria della Spina Kilisesi'nde bu sefer sıra. İçinde tarihi sarkaçlar sergisi var. Bir kaç yerde bu kilise için girişin ücretli olduğu yazıyor ama ben gittiğimde ücretsizdi. Küçük, sevimli bir gotik kilise bu.
Tren garına doğru yürüyüp meşhur duvar resmi Tuttamondi'yi görmeye gidiyorum. Keith Harring'in 1989'da yaptığı bu resim günümüzde Pisa'daki ünlü eserler arasında yer alıyor.
Pisa'nın alışveriş için olan caddesi Borgo Stretto. Ünlü markalar burada toplanmış. Bundan sonraki zamanımda şehrin ara sokaklarına attım kendimi. Kitapçılar, eski plaklar CD'ler satan dükkanlar, pastaneler, eski evlerin, daracık sokakların arasında yürüdüm durdum. Sevdim ben Pisa'yı. Kendi halinde şirin bir şehir...
Ertesi gün sabahtan Lucca'ya gidecekken treni kaçırdım ve ben de bir sonraki trene kadar kendimi Palazzo Blu'ya attım. Üç kattan oluşan müzenin ilk katında süreli sergiler yer alıyor. Ben gittiğimde bilimin gelişimi üstüne ilginç bir sergi vardı. İkinci ve üçüncü kat ise Pisa'nın eski ressamlarının tablolarını ve bir kaç antika mobilyayı barındırıyor. Müzeyi ücretsiz gezebilirsiniz.
Plan yapmayı son ana bıraktığım için Pisa'daki otelimde tek gecelik konaklama seçmiştim. İkinci gün de kalmak isteyince odaların dolu olduğunu öğrendim. Pisa'daki son günümde kalmak için bu sefer B&B Antica Piazza dei Miracoli'de karar kıldım. Şehir merkezinde Via F. Cappani'de yer alan otel eski bi binanın giriş katı, banyo-tuvalet ortak, fiyatı da 45€. Bu arada tüm İtalya'da olduğu gibi Pisa'da da konaklama ücretinin yanında 1.5€ konaklama vergisi ödemek zorunda olduğunuzu unutmayın. Bu seferli odam yüksek tavanlı ama inanılmaz gürültülü. Sabah 6'da bağıra bağıra koşu yapanlar ya da koridorda gece gece gürültü çıkaranlar çok rahatsız etti. Banyo da çok iyi durumda değildi.
Pisa'dan ayrılmadan önceki son günümde yeniden Pisa Kulesi'ne gidip sabah 9'da kulenin açılmasıyla beraber kuleye tırmandım. 18€'luk biletle hem kuleye tırmanabilir hem de katedrali gezebilirsiniz. Kulenin içine girince eğik yüzey nedeniyle yürümekte zorlanabilirsiniz ama insan ilk şaşkınlığın ardından alışıyor. Yıllarca uğraşılıp sonunda eğikliği 1800'lü yıllardaki seviyesine getirilip sabitlenen kulenin (isteseler tamamen de düzeltebilirler ama şehir meclisi yıkılmayacak kadar düzeltilmesini istemiş) tepesine 250 basamak tırmanıp çıkılıyor.
Katedral ise 10'da açılıyor. Bu arada katedralin pazar günleri ücretsiz olduğunu hatırlatayım. Roma'daki katedraller gibi iç tasarımına çok emek (ve para) harcanmış bir katedral göreceksiniz. Bu arada meydanda kulenin yan tarafındaki "gökten düşmüş melek" heykeli de çok hoşuma gitti. Meydandaki diğer iki yapı Vaftizhane ve Campo Santo Mezarlığı.
Pisa'nın önemli meydanlarından biri olan Piazza dei Cavalieri'ye (Şövalye Meydanı) geçiyorum Mucizeler Meydanı'ndan. Pisa Üniversitesi'nin fakültelerinden birini barındıran (Palazzo dei Cavalieri) meydanı çevreleyen diğer binalar da (Santo Stefani dei Cavalieri, Palazzo dell'Orologio vs.) ortaki Cosimo heykeli gibi 1500'lü yıllar ya da daha öncesinden kalma.
Pisa'daki meydanlar dinlenmek, gölgede bir şeyler içmek için gayet iyi ama eğer ağaçların arasında trafiği, binaları görmeden soluklanmak isterseniz size bir park önereyim: Giardino Scotto. Ponte della Fortezza'dan güneye geçtiğinizde surların hemen yanında kapısını göreceğiniz bu park surların arasında ağaçlarla kaplı keyifli keyifli dinlenme imkanı sunuyor. Floransalılar şehri fethettiğinde 15. yüzyılda yapılmış olan surların çoğu şehir geri alındığında Pisalılar tarafından yıkılmış. Sonrasında burası saray ve bahçeleri haline getirilmiş. En son halka açılan parkta çocuklar için oyun bahçesi de yer alıyor.
Pisa'dan ayrılık vakti geldi. Koşturmadan gezmek güzeldi Pisa'da... Bir daha buraya arabayla gelip etraftaki kasabaları da doya doya gezmek isterdim. Trene binip Siena'yı keşfe çıkma sırası şimdi.
Fotoğraf Listesi:
1- Mucizeler Meydanı
2- Keith Harring'in meşhur duvar resmi Tuttamondi
3- Pisa Kulesi
4- Kilise önünde gelecek futbol şampiyonasna hazırlanan İtalyan veletler.
5- Pisa kulesiyle enteresan fotoğraflar çektirenleri çekmesem olmazdı
6- Pisa Kulesi'ni hep dıştan gördünüz. Peki içinin nasıl bir şey olduğunu biliyor musunuz?
Öneriler: İtalya'ya gidecekler buralara da baksın
- Napoli - Torino'da Bir Haftasonu
- Bologna'da Porticolar Altında Bir Gezi
- Siena, San Gimignano ve Palio Yarışı
- Roma'nın Mimari Şaheserleri
- Floransa
- Çarşılı köprüler - Irgandı, Rialto ve Vecchio
- Venedik'te Bir Gün
- Günübirlik Milano
Biraz rötar yaptı uçak ama neyse ki Bologna'dan devamındaki tren yolculuğu için bileti biraz daha geç bir saate almıştım. Havaalanından Tren İstasyonuna tam çıkışta kapının önünden otobüs kalkıyor. Otobüste binişte aldığınız 6€'luk biletle son durakta inip tren garına ulaşabilirsiniz. Biletimi internetten aldığım için doğrudan hızlı trenin geleceği perona geçtim ve yarım saatte Floransa'ya ulaştım. Floransa'da bu sefer normal trene bindim ve 1.30 saat de o sürdü. İnternetten iki bilete komisyonlar dahil 52$ ödedim ve inince de yaklaşık yarım saatlik bir yürüyüşle otelime vardım.
Booking.com'dan bulduğum otelimin adı Affittacamere Delfo. Bir evi 6 oda olarak kiralıyorlar aslında; herhangi bir resepsiyonu ya da sürekli görevlisi yok. Eve girmeyi başaramayıp sonunda telefonla görevliye ulaşıp 15 dakika da kapıda görevliyi bekledikten sonra odama ulaştım. Geceliği 42 € odalar böyle oluyor tabii. Oda temiz ve banyosu gayet yeni. Bu arada Pisa'da musluk suyu gönül rahatlığıyla içilebiliyor hatta bir çok şişelenmiş sudan bile lezzetli olduğunu söyleyebilirim.
Uzun bir yolun sonunda vardığım odamda biraz dinlenip hemen dolaşmaya başlıyorum. Bu noktada İtalya'yı gezecek olanlara Tripozo isimli uygulamayı tavsiye ederim. Ücretsiz olan bu uygulama özellikle internet bağlantısı olmadan çalışması nedeniyle çok işlevsel. Yürümek istediğiniz mesafeyi seçip ardından haritadan yolu takip ederek önemli yerleri görebiliyorsunuz. Yeme içme ve konaklama tavsiyeleri de cabası. İlk olarak sabırsızlıkla eğik Pisa Kulesi'ni görmeye gidiyorum. Pisa çok büyük bir yer değil, eğer yürümekle sorununuz yoksa gayet rahat tüm şehri gezebilirsiniz.
Pisa Kulesi, Mucizeler Meydanı denilen meşhur meydanın hemen yan tarafında yer alıyor. Yıllardır kulenin resimlerini defalarca görmeme rağmen gerçekte karşıma çıkınca beni bir gülme alıyor. Ne komik bir yapı bu! Sen o kadar ince işçilikle kuleyi inşa et sonra böyle yıkılacakmış gibi yatsın yana. Popüler yapıları görmek noktasında çok istekli olmadığım zamanlarda bu yapılarla karşılaşmalarımı hatırlayıp fikrimi değiştiriyorum. Piramitlerle ilgili bir dolu belgesel izlesem de gerçekte ilk gördüğüm zaman nefesimin kesilmesini engelleyemiyorum. Pisa Kulesi için de aynı şey geçerli. 2001'den beri ziyaretçilere açık olan kuleyi ziyaret etmeyi biraz erteleyip ayrılıyorum Mucizeler Meydanı'ndan.
Santa Maria Caddesi boyunca güneye yürüyüp San Nicola kilisesini ve yolun üstünden geçen bir köprüyle bu kiliseye bağlanan Vedove Sarayı'na (Palazzo delle Vedove) ulaşıyorum. Floransa'da Vecchio Köprüsü (Ponte Vecchio) üstüne inşa ettikleri yol gibi yine halka karışmadan yürümek isteyen Medici Ailesi'nin eseri bu saray. Bu sefer ailenin dulları için yapılmış.
Karnımın zil zurna acıkmasına yakın bir sandviççi gözüme ilişiyor. Pisa'daki vejateryan mekanları araştırdığınızda da en üstlerde yer alan bir adres bu: Vegan come Koala. Vegan ürünlerle yaptığı sandviç gayet lezzetliydi. Adresi: Via L'Arancio 21 numara. Hemen yan taraftaki meydanda oturup sandviçlerinizi yiyebilirsiniz.
Batıdaki Solferino köprüsünden geçip nehrin kenarındaki küçük Santa Maria della Spina Kilisesi'nde bu sefer sıra. İçinde tarihi sarkaçlar sergisi var. Bir kaç yerde bu kilise için girişin ücretli olduğu yazıyor ama ben gittiğimde ücretsizdi. Küçük, sevimli bir gotik kilise bu.
Tren garına doğru yürüyüp meşhur duvar resmi Tuttamondi'yi görmeye gidiyorum. Keith Harring'in 1989'da yaptığı bu resim günümüzde Pisa'daki ünlü eserler arasında yer alıyor.
Pisa'nın alışveriş için olan caddesi Borgo Stretto. Ünlü markalar burada toplanmış. Bundan sonraki zamanımda şehrin ara sokaklarına attım kendimi. Kitapçılar, eski plaklar CD'ler satan dükkanlar, pastaneler, eski evlerin, daracık sokakların arasında yürüdüm durdum. Sevdim ben Pisa'yı. Kendi halinde şirin bir şehir...
Ertesi gün sabahtan Lucca'ya gidecekken treni kaçırdım ve ben de bir sonraki trene kadar kendimi Palazzo Blu'ya attım. Üç kattan oluşan müzenin ilk katında süreli sergiler yer alıyor. Ben gittiğimde bilimin gelişimi üstüne ilginç bir sergi vardı. İkinci ve üçüncü kat ise Pisa'nın eski ressamlarının tablolarını ve bir kaç antika mobilyayı barındırıyor. Müzeyi ücretsiz gezebilirsiniz.
Plan yapmayı son ana bıraktığım için Pisa'daki otelimde tek gecelik konaklama seçmiştim. İkinci gün de kalmak isteyince odaların dolu olduğunu öğrendim. Pisa'daki son günümde kalmak için bu sefer B&B Antica Piazza dei Miracoli'de karar kıldım. Şehir merkezinde Via F. Cappani'de yer alan otel eski bi binanın giriş katı, banyo-tuvalet ortak, fiyatı da 45€. Bu arada tüm İtalya'da olduğu gibi Pisa'da da konaklama ücretinin yanında 1.5€ konaklama vergisi ödemek zorunda olduğunuzu unutmayın. Bu seferli odam yüksek tavanlı ama inanılmaz gürültülü. Sabah 6'da bağıra bağıra koşu yapanlar ya da koridorda gece gece gürültü çıkaranlar çok rahatsız etti. Banyo da çok iyi durumda değildi.
Pisa'dan ayrılmadan önceki son günümde yeniden Pisa Kulesi'ne gidip sabah 9'da kulenin açılmasıyla beraber kuleye tırmandım. 18€'luk biletle hem kuleye tırmanabilir hem de katedrali gezebilirsiniz. Kulenin içine girince eğik yüzey nedeniyle yürümekte zorlanabilirsiniz ama insan ilk şaşkınlığın ardından alışıyor. Yıllarca uğraşılıp sonunda eğikliği 1800'lü yıllardaki seviyesine getirilip sabitlenen kulenin (isteseler tamamen de düzeltebilirler ama şehir meclisi yıkılmayacak kadar düzeltilmesini istemiş) tepesine 250 basamak tırmanıp çıkılıyor.
Katedral ise 10'da açılıyor. Bu arada katedralin pazar günleri ücretsiz olduğunu hatırlatayım. Roma'daki katedraller gibi iç tasarımına çok emek (ve para) harcanmış bir katedral göreceksiniz. Bu arada meydanda kulenin yan tarafındaki "gökten düşmüş melek" heykeli de çok hoşuma gitti. Meydandaki diğer iki yapı Vaftizhane ve Campo Santo Mezarlığı.
Pisa'nın önemli meydanlarından biri olan Piazza dei Cavalieri'ye (Şövalye Meydanı) geçiyorum Mucizeler Meydanı'ndan. Pisa Üniversitesi'nin fakültelerinden birini barındıran (Palazzo dei Cavalieri) meydanı çevreleyen diğer binalar da (Santo Stefani dei Cavalieri, Palazzo dell'Orologio vs.) ortaki Cosimo heykeli gibi 1500'lü yıllar ya da daha öncesinden kalma.
Pisa'daki meydanlar dinlenmek, gölgede bir şeyler içmek için gayet iyi ama eğer ağaçların arasında trafiği, binaları görmeden soluklanmak isterseniz size bir park önereyim: Giardino Scotto. Ponte della Fortezza'dan güneye geçtiğinizde surların hemen yanında kapısını göreceğiniz bu park surların arasında ağaçlarla kaplı keyifli keyifli dinlenme imkanı sunuyor. Floransalılar şehri fethettiğinde 15. yüzyılda yapılmış olan surların çoğu şehir geri alındığında Pisalılar tarafından yıkılmış. Sonrasında burası saray ve bahçeleri haline getirilmiş. En son halka açılan parkta çocuklar için oyun bahçesi de yer alıyor.
Pisa'dan ayrılık vakti geldi. Koşturmadan gezmek güzeldi Pisa'da... Bir daha buraya arabayla gelip etraftaki kasabaları da doya doya gezmek isterdim. Trene binip Siena'yı keşfe çıkma sırası şimdi.
Fotoğraf Listesi:
1- Mucizeler Meydanı
2- Keith Harring'in meşhur duvar resmi Tuttamondi
3- Pisa Kulesi
4- Kilise önünde gelecek futbol şampiyonasna hazırlanan İtalyan veletler.
5- Pisa kulesiyle enteresan fotoğraflar çektirenleri çekmesem olmazdı
6- Pisa Kulesi'ni hep dıştan gördünüz. Peki içinin nasıl bir şey olduğunu biliyor musunuz?
Öneriler: İtalya'ya gidecekler buralara da baksın
- Napoli - Torino'da Bir Haftasonu
- Bologna'da Porticolar Altında Bir Gezi
- Siena, San Gimignano ve Palio Yarışı
- Roma'nın Mimari Şaheserleri
- Floransa
- Çarşılı köprüler - Irgandı, Rialto ve Vecchio
- Venedik'te Bir Gün
- Günübirlik Milano
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder