Ulm şehri Almanya'nın turizm merkezleri arasında pek geçmez. Beni günübirliğine bu şehre iten iki şey oldu Lionman (Löwenmensch) ve Blaubeuren.
Duvarlara çizilen hayvan resimleri belki daha eski zamanlara tarihlenebilir lakin Ulm'daki 40.000 yıllık olduğu düşünülen Aslan Adam heykelini bu duvar resimlerinden ayıran en büyük özellik aslanla insanı birleştiren bir yaratıcılığın ilk örneklerinden olması. Soyut düşünme yeteneğinde bir sonraki seviyeyi gösteren bu adım, adeta homo sapiens'in artık çok daha ileriye gideceği zamanları müjdeliyor.
1930'larda Ulm yakınlarında bir mağarada bu heykelin ilk parçaları keşfedildikten kısa bir süre sonra çıkan 2. Dünya Savaşı parçaları bir süre gözden uzak tutuyor. Savaş sonrası yeniden ilgi gösterilen parçalar yıllar sonra bir araya getirildiğinde ortaya bu heykel çıkıyor ancak sadece şimdikinden daha eksik bir şekilde. O zamanlar arslanın cinsiyeti konusunda yaşanan belirsizlik sonraki yıllarda aynı mağarada yapılan yeni kazılarda bulunan parçalarla netleşiyor: Arslan erkek.
Mamut dişinden yapılan bu heykel dışında bu mağarada ve etraftaki diğer mağaralarda hayvan heykelleri ve kemikleri de bulunuyor. Ne yazık ki bugün bu heykelin anlattıkları muğlak. Ancak yine de bugün bu heykel sayesinde 40.000 yıl önce yaşamış insanların zihinsel seviyeleriyle ilgili daha fazla bilgi sahibiyiz. (Arslan Adam'la ilgili E.H. Gombrich'in sanat tarihi üzerine enfes kitabı Sanatın Öyküsü'nde daha fazla bilgi bulabilir homo sapiensin bugünkü durumuna gelmesinde yaşadığı bilişsel değişimle ilgiliyse Yuval Noah Harari'nin Hayvanlardan Tanrılara - Sapiens kitabını okuyabilirsiniz.)
Arslan Adam heykeli merkezdeki Ulm Müzesi'nde. Müzede biz gittiğimizde Avrupa'daki dinler tarihi üzerine bir sergi daha vardı. Ayrıca modern sanat katındaki tablolar da konuyla ilgili olanları cezbedebilir.
Eski Ulm kısmında turistlerin en çok ilgi gösterdiği iki yapı göze çarpıyor: Ulm Katedrali ve Belediye Binası. Ulm Katedrali bugun hala en yüksek katedral kulesi ünvanını elinde tutuyor. Biz üşendiğimiz için 768 basamaklı bu kuleye tırmanmadık ama içi de dış süslemeleri kadar etkileyici bir yapı. The Rathaus'sa (Belediye Binası) özellikle üzerindeki süslemelerle ilgi çekiyor. Altı köşeli yıldız kullanılsa da Türkiye bayrağı da var üzerinde diğer belli başlı bayrakların yanında. Üzerindeki astronomik saat de ilgi çekici. Ayrıca bağıran adam heykeli de hemen girişin üzerinde köşede yer alıyor.
Eski Ulm hemen nehrin kenarında iyi korunmuş küçük bir kısım. Restore edilmiş evler arasında özellikle zamanında Dünyanın En Eğik Oteli seçilen Schiefes Haus hemen derenin kenarında hoş bir bina. Ayrıca Balıkçı Köyü Ficherviertel kısmında dolaşırken de güzel evler göreceksiniz. Albert Einstein'ın doğduğu ev de Ulm'da unutmayın.
Ulm'a veda edip yaklaşık 15 kilometre uzaklıktaki Blaubeuren'a geçiyoruz. Burası küçük kendi halinde bir kasaba ama özellikle Blautopf (Mavi tencere?) isimli su kaynağı bizi buralara çekti. Gördüğünüz resimlerdeki mavi tonu gölün kendi rengi. Nasıl oluyor da bu kadar mavi oluyor çözemedim ama kenarında ağzınız açık bakabilirsiniz Blauetopf'a.
Blauebeuren kasabasının sokaklarında gezmek de çok eğlenceliydi. Küçük Venedik denilen derenin kenarındaki evler, 1400'lerden kalma bugün kütüphane olarak kullanılan ev, yine aynı yıllardan kalma zamanında psikopos için inşa edilen bugünse belediyenin sahip olduğu yapı... Sokakları boş olsa da gezmesi keyifli bir yer Blauebeuren.
Almanya'nın guneyine yolu düşenlere tavsiye ederim.
Fotoğraf Listesi:
2- Schiefes Haus
3- Rathaus - Belediye Binası
4- Yanında eski su değirmeniyle Blauetopf
5- Blauetopf'un mavisi
Önerilen Sayfalar:
* Berlin in Berlin* Christmas Zamanı Hamburg'da 2 gün
* Ünlü Pastafaryan Bruder Spaghettus'la Gün
* Baden Baden ve Strasbourg
* Lüksemburg
* Brüksel ve Art Nouveau
* Bruges ve Antwerp'te Bir Haftasonu
* Amsterdam
* Huzur Dolu Şehir Utrecht
-
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder