Endülüs'ü gezmeye Malaga'dan başlayacak ve güney İspanya'yla beraber Fas'ın Tanca şehrini de planımıza dahil edecektik. Ancak Türkiye'de darbe olunca her şey birden değişti, arkadaşımın izni iptal oldu benim modum düştü vs. Sonunda ülke gittikçe daha kötüye giderken bir yandan internetten olayları takip edip diğer yandan gezmeye çalıştım. Malaga belki de bundan çok enteresan gelmedi bana.
Ulaşım:
Öncelikle Endülüs'ü gezecekseniz başlangıç için en uygun şehir Malaga çünkü çok yoğun bir havaalanı var, her yerden ulaşım çok kolay. THY de her gün Malaga'ya uçuyor. Havaalanından şehir merkezine gitmek için hemen çıkıştaki trene binip 4. ya da 5. durakta inebilirsiniz. Yaklaşık 10 dakika sürüyor yol. Bileti turnikelerden önceki makinelerden alabilirsiniz (çok kolay bir sistemi var ve ben 1.80 € ödedim). Bileti turnikede okuttuktan sonra sakın atmayın çünkü çıkışta bir daha okutacaksınız yoksa çıkamıyorsunuz.
Malaga'dan Granada'ya gitmek içinse merkeze 10 - 15 dakika yürüme mesafesindeki otobüs terminaline gitmeniz gerekiyor. María Zambrano tren istasyonunun hemen yanındaki bu terminaldeki makinalardan da şehirlerarası biletinizi alabilirsiniz; trenden daha hızlı, daha ucuz ve çok daha sık sefer var (yaklaşık saatte bir gibi ve makineden bilet alınca 11.43 €).
Gezilecek Yerler:
Malaga'da canlı bir sokak hayatı var. Gece gündüz (öğlen sıcağında biraz tenhalaşsa da) sokaklar cıvıl cıvıl. Öncelikle deniz kenarına bir bakalım. Limanın hemen kuzeyinde bulunan ve içinden iki tane geniş yol geçen park şehrin keyifli yerlerinden birisi. Araçlar biraz gürültü yapsa da bu parkı ağaçların altında öğlen sıcağında soluklanmak için kullanabilirsiniz. Parkın hemen doğusunda denize dik uzanan yürüyüş yolu hem şehrin plajlarına götürüyor hem de tam piyasa yapmalık ya da kafelerinde oturmalık bir yer. İki katlı bu yolun bitimine yakın doğuya doğru saparsanız Malaga'nın meşhur Malagueta Plajına ulaşırsınız. Doğuya doğru kilometrelerce giden kumsal üzerinde çok sayıda irili ufaklı, kimisi daha tenha koylar bulmanız da mümkün. Şehir merkezinde denize girilebilen şehirler ne şanslı...
Malagueta plajının başlangıcına geri dönelim şimdi ve denize sırtımızı verip kuzeye yürüyelim. Karşımıza İspanya'nın meşhur boğa güreşlerinin Malaga'daki merkezi olan La Malagueta Arena'sı çıkacak. 10 sene önce hayvan hakları konusunda çok da hassas değilken Madrid'te boğa güreşi izlemiştim içim kalkarak. Şimdi olsa böyle bir katliamı izlemeyi hayatta başaramam. Yine de meraklısı için mekanın yerini söyleyelim ve hemen üst taraftaki merdivenlerden tırmanmaya başlayalım. Bu merdivenler bizi hemen yukarıdaki Gibralfaro'ya çıkaracak. Aman diyeyim yanlışlıkla tepenin arkasına geçmeyin, o taraftan tepeye tırmanmak çok uzun bir yol yürümenizi gerektiriyor. Gibralfaro, hemen yan taraftaki tepede kurulu Alcazaba'yla beraber şehrin iki manzaralı tarihi kalesinden birine ev sahipliği yapıyor. Bu ikisi arasında doğrudan bağlantı yok o yüzden birinden çıkıp diğerine girmek gerekiyor. Neyse ki Alcazaba'ya çıkan bir asansör var yerini bulmak zor olsa da... İki yapıya birden bilet alabilirsiniz Roma Tiyatrosunun yan tarafındaki gişeden. Yolunuz Granada'daki Al Hamra'ya düşecekse ya da orayı gördüyseniz bu iki yapı da size çok sıradan gelecektir belirteyim.
Malaga'nın en meşhur ünlüsü Pablo Picasso. Şehirde onun adına açılmış ve eserlerinden bir kısmının sergilendiği bir müze de mevcut. Eğer Barselona'daki Picasso Müzesi'ni gezdiyseniz bu müze de sizi pek doyurmayacaktır. Fransa'daki Picasso Müzesi de sanırım çok daha kapsamlı bir koleksiyona ev sahipliği yapıyor her ne kadar ben gittiğimde tadilatta olduğundan gezememiş olsam da... Yine de büyük bir Picasso hayranıysanız bu müzeyi de gezin derim. Ben gittiğimde bir de Pollack sergisine ev sahipliği yapıyordu müze.
Şehrin batısında yaklaşık merkeze 2 km. uzaklıkta şehrin en büyük camisi Mezquita de al-Andalus yer alıyor. Yerleşim yerlerinin arasındaki Fas mimarisinin etkisi sezilen bu cami 1000 kişiyi aynı anda alabilecek kapasitesiyle Avrupa'nın da en büyük camilerinden birisi. 50.000 kişiyle Endülüs bölgesinin en kalabalık Müslüman nüfusu Malaga'da yaşıyormuş.
Yeniden şehrin merkezine dönersek buradaki en etkileyici yapı Malaga Katedrali'ni görmenizi tavsiye ederim. Katedraller ibadet etmektense ziyaretçilerin para ödeyip gezmesi için yapılmış gibi Endülüs'te ya da günümüzde böylesi turistik yapılara dönüşmüş. Malaga Katedrali'ne 5 € ödeyip girdikten sonra kulesine çıkmak isterseniz bir 10 € daha ödemeniz gerekiyor. 1500'lerde başlayıp 200 yılı aşkın bir sürede bitirildiği için her kısmı farklı bir mimari tarza sahip bu katedralin özellikle iç sütunlarla çevrili altarı görülmeye değer bir kısım.
Taze meyve sebze ve envai çeşit et almak için Atarazanaz Pazarı'na gidebilirsiniz. Calle de las Atarazanas'ta yer alan bu kapalı pazarın mimarisi de ilgi çekici.
Yemek, Flamenko ve Hamam
Malaga merkezdeki sokaklarda dolaşıp lezzetli dondurmalarından yemeyi unutmayın. Kimi dondurmacılarda uzun kuyruklar da oluyor. Egzotik meyveler, Baileysli ya da şaraplı dondurma gibi daha önce tatmadığım lezzetler çok hoşuma gitti. Ayrıca El Pimpi meşhur restoranlarından biri orada yemek yemek ya da Vino Mio'da Flamenko izlemek de akşamlarınızı renklendirecek etkinlikler arasında. Vino Mio'ya önceden internet sitesinden rezervasyon yaptırmazsanız yer bulamayabilirsiniz haberiniz olsun.
Müslüman kültürünün önemli öğelerinden biri hamam kültürü de Malaga'da devam ediyor. Hammam Al Andalus gibi mekanlarda hem yıkanabilir hem de masaj yaptırabilirsiniz.
Yemek için bir diğer seçenek de tapasları yanında vejetaryen seçenekleri de bolca olan La Plaza. Plaza de la Merced'in etrafında sıralanan restoranlardan biri olan La Plaza'da WiFi da bulunuyor.
Endülüs'ün gülü Granada bir sonraki güzergahımız...
Fotoğraf Listesi:
1- Şehir merkezindeki sokaklar yazın insan kaynıyor
2- Merkezdeki parkın az üstünde palmiyeler
3- Malaga'da boğa güreşleri izlenebilen arena ve sağ üst tarafında deniz kenarındaki yürüyüş yolu.
Önerilen Sayfalar:
- İspanya'dan Portekiz'e uzanın: Lizbon - Fado'nun büyüsü- İspanya'nın en keyiflisi: Barcelona'da Gaudi'nin Peşinde Gezmek...
- Güneyde Fas dolu dolu: Pembe Marakeş'te İki Gün
- Picasso Müzesi isteyenler: Paris'te İki Günde Ne Yedim?
- Barcelona'dan Madrid'e yataklı tren: Yataklı Trende Yolculuk
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder