2 Ekim 2014 Perşembe

Kopenhag Bir Günde Gezilebilir mi?


Aslında daha önce de Kopenhag'a gelmiş ve merkezde turlama şansı bulmuştum. Ancak bu sefer koca bir tam günüm vardı ve planlı bir şekilde hareket edersem tüm şehri gezebileceğimi düşünüyordum. Daha öğlen olmadan bunun mümkün olmadığını anladım. Biraz hafife almışım Kopenhag'ı. Madem öyle ben de bu sefer sadece şehrin Batısını gezeyim dedim ve metroyla Frederiksberg'e ulaştım.

ESKİ SARAY BAHÇESİ


Frederiksberg Bahçesi zamanında hemen yan taraftaki Frederiksberg Sarayı'nın halka kapalı krala açık bahçesiymiş. Günümüzde hemen güneyindeki Sondermarken gibi o da halka açık bir park. Suni göleti, kanalı, şelalesi ve insanı sanki bir parkta değil de ormandaymış gibi hissettiren ağaçlarla güzel bir alan Frederiksberg Haven. Eylül sonunda 10 derecelerde dolaşan sıcaklığa aldırmadan koşan insanlarla dolu sabah erken saatlerde. Eminim yazları havalar ısınınca çimler guneşlenenlerle doluyordur.


Hemen güneyindeki Sondermarken de Frederiksberg gibi eski bir bahçe. Bu parkı gezerken de girişlerdeki haritalar işinize yarayacaktır. 100 yıl önce Amerika'ya göçen Danimarkalıların yaptırdığı anıt, Çin pavyonu, eski kulübe ve daha bir dolu kenarda köşede kalmış yeri bu harita yardımıyla bulabilirsiniz. Ayrıca Ağustos ayında bu parkta Vanguard Müzik Festivali yapılıyormuş, haberiniz olsun. Sondermarken'de özellikle bir kısma dikkatinizi çekmek istiyorum: Yüzyıllar önce Kopenhag'ın içme suyu ihtiyacını karşılayan sarnıç tam da parkın girişinde yer alıyor. Günümüzde sergilere ev sahipliği yapan bu kısma 50 kron ödeyerek girebilirsiniz. Ben gittiğimde, Christian Lemnerz'in yaptığı,  sarnıcın dokusuna uygun erimiş mumlardan işler vardı. İçerdeki doğal sarkıtlara özellikle dikkat edin.

CARLSBERG'ÜN OYUNCAKLI BİNALARI


Kopenhag'da kiliselerin içine girmeyi beceremedim; ya kaplıydılar ya da içeriye dolaşmak için girilmez yazıyordu. Sondermarken'in güneyindeki Jesus Kilisesi'nin önünden geçip Carlsberg arazisine doğru devam ettim. Meşhur Carlsberg binalarının üretim tesisi buradan taşınmış; şu anda sadece bir kaç özel bira çeşidinin üretimi burada yapılıyormuş. İsteyen Carlsberg Müzesi'ni de gezebilir. Ben etrafta turlamayı tercih ettim. Yakın bir zamanda kentsel dönüşüm geçirecek bu araziye AVM, Topçu Kışlası ya da rezidans yapılmayacak ne yazık ki; çok kafaları çalışmıyor bu Danimarkalıların ve Carlsberg ailesinin sanırım. Onun yerine yarışmayla belirlenen ve şehir konseyinden de geçen bir projeyle 10 000 kişilik bir üniversite kampüsü, 3000 ev ve eski yaşayan şehir merkezleri kıvamında,  karbon izi sıfır,  sürdürülebilir ve 24 saat canlı bir yaşam alanı yapılacak.

Peki bugün gidenler bu alanda ne görebilirler? Öncelikle Fil Köprüsü ve Kulesi'nin altından geçeceksiniz. Hemen ardından da Dipylon adlı köprünün. Carlsberg ailesi bu fabrika arazisine bir çok oyuncaklı ve şık yapı yapmış. Dipylon'dan sağa devam edip göreceğiniz fabrika bacaları da bunlar arasında. Charlie'nin Çikolata Fabrikası gibi ortalık. Az ilerde bir Deniz Feneri ,ki günümüzde bir sanatçının atölyesi olarak kullanılıyor, ve sonrasında da çocuklar-gençler için bir oyun sahası var. Ağaçların üzerindeki yürüyüş parkurunu görünce keşke 20 sene önce burda olsaydım dedim içimden.


ŞEHRİN SOKAKLARINDA SÜRTMECE

Carlsberg arazisini geride bırakıp yakınlardaki Enghaveparken'e geçtim. Bu küçük şirin park eminim yazları dinlenmek için çok daha güzeldir. Piknik yapmak ya da güneşlenmek isteyenler için hoş bir alan.


Ardından Sonder Bulvarı boyunca doğuya doğru Halmtorvet'e kadar yürüdüm. Ordan kuzeydeki Vesterbro Torv'a geçtim. Şehrin farklı bir yüzü var bu bölgede. Göçmenler ağırlıkta, dükkanların mahiyeti de değişiyor: Çin lokantaları, striptiz kulüpler, değişik ülkelerin ürünlerinin ağırlıkta olduğu marketler... Yine yakınlardaki Skydebanehaven özellikle çocuklar için güzel bir park. Det Ny Teater ve Tycho Brahe Planeterium'un önünden geçip (bi sonraki gelişimde ziyaret edebilirim bu Planeterium'u) Gammel Kongevej boyunca yürüdüm. Ardından Sankt Thomas Plads'a dönüp Fraderiksberg Alle boyunca Frederiksberg Bahçesi'ne geri döndüm. Hemen girişin olduğu küçük meydan Frederiksberg Runddel. Bahçenin girişinin hemen solunda yer alan Royal Danish Horticultural Society's Garden isimli bahçe şehrin batı yakasının en güzel parklarından birisi. İçinde Kopenhag'ın en eski seralarından biri, Michlen yıldızlı ülkenin meşhur aşçılarından Mielcke ve Hurtigkarl'ın kendi isimlerini verdikleri şık bir restoran ve ağaçlar ve envai çeşit bitkinin arasında kimseye görünmeden oturabileceğiniz bahçeler var.

Burdan sonrası kuzeye doğru, Kopenhag'ın en eski yerleşimlerinden olan Allegade Caddesi boyunca devam edip ardından batıya Smallegade ve sonra Nordre Fasanvej boyunca kuzeye devam ettim. Sonrasında batıya Forum'a kadar yürüyüp bindim metroya. Kopenhag'ın batısı sakin bir gün geçirmek isteyenler için hoş bir ortam sunuyor. Kopenhag 3-4 günü hakediyor. Bir sonrakine şehrin merkezini ve sonrasında da kuzeyini gezeyim bari.

Fotoğraf Listesi:


1- Carslberg arazisindeki Fil Köprüsü

2- Frederiksberg Haven'de bir selfie
3- Sondermarken parkı altındaki dehlizlerden bir kare
4- Carslberg arazisinde, çocukların maceradan maceraya koştukları ağaçlar üzerinde yürüyüş yolu
5- Sonbder Bulvarı üzerinde gördüğüm bir duvar süslemesi
6- Nordre Fasanvej üzerinde bir duvar resmi

Önerilen Sayfalar:

Kopenhag - Geniş Geniş Danimarka'da, Kopenhag'ın göbeğindeki komün: Christiania
Amsterdam
Berlin in Berlin
Christmas Zamanı Hamburg'da 2 gün
- Malmö ve Lund

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder