Sabah erkenden kalktım Belgrad uçağını yakalamak için. 7:40'ta kalkan uçağım 1 saat 40 dakikalık uçuşun ardından, aramızda 1 saat fark olan Belgrad'a oranın saatiyle 8:20'de iniyor. Sırbistan Türklere vize uygulamayan bir ülke ama internetteki bloglarda Türklerin ülkeye girişlerinde kapıda bekletilebildiklerini okumuştum. Gerçekten de Türkleri kenara ayırıp incelemek üzere pasaportlarını topluyorlar. Aklıma bir kurnazlık geliyor: Pasaportumdaki Shengen vizemi gösteriyorum polise ve tamam deyip bırakıyor beni. "İstesem İsveç'e Almanya'ya bile giderim! Tenezzül edip ülkenize geldim şu yaptığınız terbiyesizliğe bak!" diyorum aslında, polis de "kusura bakmayın tetbiyesizlik etmişiz buyrun lütfen" diyor aslında ama kimse duymuyor bu konuşmayı, tırıs tırıs geçiriyorum. Türk'ün pasaport polisiyle imtihanı bölüm 5!
Bagaj kısmında Tourist Information var. Şehir haritasını ve ihtiyaç duyduğum bir kaç bilgiyi alıp hemen üst kata çıkıp döviz bürosunda 1€ = 109 dinardan para bozduruyorum. Merak edenlere şehirde en iyi 111 dinara bozdurabiliyorsunuz ama biraz araştırma yapmanız lazım.
Çıkışta sol taraftaki otobüs durağından 72 numaraya binip son durakta ineceğim. Taksiler de normalde 30 € olan fiyatlarını 10€'ya düşürüyorlar gerçi.
İlk sürpriz: Meğer bugün maraton koşuluyormuş Belgrad'da (bilsem kayıt yaptırırdım) o yüzden otobüsler şehir merkezine gitmiyorlarmış. Şansımı bir de A1 minibüslerinde deniyorum ve işte 300 dinar ödeyip şehir merkezine doğru yola koyuldum. Kalacağım hostelin ismi "Hostel and Apartments Skadarlija Sunrise". Check in 14:00'da başladığı için hostele gitmek konusunda hiç acelem yok. Çantam çok ağır olmadığından hemen şehri gezmeye başlayabilirim.
Günlerden pazar ve bit pazarının nerede olduğunu internette yaptığım ufak araştırmada buldum: İlk hedefim Kalenic Pijaca. Son durak "Trg Slavija" da inip başlıyorum Makenzijeva boyunca yürümeye. İstanbul'daki soğuğa aldanıp biraz kalın giyinmişim, burası baharı çoktan getirmiş. Ara yollara sapıp buluyorum Kalenic Pijaca'yı. Meyve, sebze, et (kuru et de alınır buradan) ve bilimum ürünün yanında eski eşyalar satanlar da var aralarda. Çok fazla çeşit yok ne yazık ki ama yine de bir kaç hediyelik eşya bulup ayrılıyorum pazardan.
Az yukarıda Park Cirila var. Biraz soluklanıp güneşi özlemiş bedenimi doyurmak için birebir. Yolda ilk gördüğüm pastaneden bir kaç hamurişi alıp yiyorum parkta. Tatları çok güzel ama görüntüyle tadı birleştiremiyorum kafamda. Enfes peynir tadı alırken etli bir şeyler yiyorum mesela... Çözüm basit: Yerken yediğine değil parkın güzelliklerine odaklan!
Burada en çok görmek istediğim müzeye geldi sıra: Nicholas Tesla Müzesi. Yeri Krunska Caddesi üzerinde. Aslında Tesla hiç Belgrad'da yaşamamış birisi. Müzenin açıldığı binanın da Tesla'yla hiç bir ilgisi yok ama Tesla Amerika'da ölünce Sırplar aslen Sırp olan bu bilim adamına sahip çıkmışlar ve kişisel eşyalarını toplayıp Belgrad'a getirmişler. İşte müze bu şekilde hayata geçirilmiş. Yaklaşık 1,5 saat kaldığım müzede Tesla'nın geliştirdiği prensiplere dayalı aletler fizikle çok ilgilenmemiş olanların sihir diye nitelendireceği görsel bir şölen şeklinde sunuluyor. Şimdi ben böyle dedim diye lunaparka gitmişsiniz gibi bir ortam da beklemeyin gerçi. Fizik laboratuarından hallice bir şekilde İngilizce olarak Tesla'yı ve etraftaki aletleri anlatıyorlar, üstüne bir de film izletiyorlar Edison'la Tesla'nın rekabetine de bolca değinerek. Müze bileti 500 dinar.
Öğleni geçerken hostelime ulaşıyorum. Gayet keyifli bir sokağın birinci katındaki odamın penceresi cafelerle dolu sokağa bakıyor. 6 kişilik odada kişi başı 3 gecelik 3800 dinar (yaklaşık 80 TL) ödüyorum. Ücretsiz internet bağlantısı da gayet iyi. Oda ve hostel sakin, sevimli... Ayrıca boş da. Sanırım bu odada bu gece yalnızım. Çantamı dolaba atıp (saatler geçtikçe öküz ölüsüne dönmüştü meret!) yatağımı hazırlıyorum ve 'yatak beni çağırıyor', biraz dinlenip öyle çıkıyorum dışarıya.
Knez Mihailova etrafında dolanıp duruyorum. Ne kadar çok Türk var etrafta... Çoğunlukla tur kafileleri. Kalemegdan - Trg Republike (Cumhuriyet Meydanı) arasında İstiklal Caddesi'nin küçük bir benzeri gibi uzanan Knez Mihailova'yı talan edip karar veriyorum: Skadarlija kesinlikle çok daha güzel! Hemen hostelimin karşısındaki Kapetan Koca Putuje isimli mekana kurulup sipariş veriyorum. Sırp Hamburgeri (bildiğin köftenin büyüğü) ve bira. Jelen diye bi biraları var pek güzel değil, Staropramen (aslen Çek birası) daha iyi. Gerçi gezim boyunca Jelen içmeye de alıştım...
Yemek sonrası hostele dönünce öğreniyorum ki sadece benim odamda değil tüm hostelde bu gece yalnızım. Neyse ki resepsiyonda 24 saat biri var, başıma bir şey gelirse seslenmem yetecek. Pazar ve pazartesileri böyle oluyormuş, salı gibi dolmaya başlıyor çarşamba cumartesi arası full oluyormuş. Kaldığım hostelden gayet memnunum ve gideceklere de kesinlikle tavsiye ederim. Ayrıca çalışanlar hem çok yardımsever hem de güler yüzlüler. Hostelde bir süre takılıp bu gece nerelerde takılmam gerektiğiyle ilgili bilgiler alıp yine yollara vuruyorum kendimi. Kalenin etrafında dolaşıyorum önce; buralarda ne güzel manzara varmış meğer! Yarın akşam Tuna ve Sava nehirlerinde güneşin batışını izleyeyim madem. Gençler de kalenin arka tarafındaki düzlükte takılıyorlar. Kimileri gitarıyla gelmiş 'Akdeniz Akşamları'nın Sırpçasını çalıp söylüyor.
Yorgun yorgun şehir merkezinin kabasını alıp dolana dolana dönüyorum hostele. Bu gece hiç bir yerde takılacak halim yok. Kaldığım hostelin sokağında 11'e kadar müzik sesleri yükseliyor ama ardından sessizlikte rahat rahat uyuyorum.
9 saate yakın uyku gayet iyi geliyor. Hemen hazırlanıp başlıyorum şehre gezmeye. Önce yakınlardaki bir fırından peynirli 'Burek' alıp Pionirski Parkı'nda oturup yiyorum. Ardından durmadan Hram Svetog Save (St. Sava Kilisesi)'ne kadar gidiyorum. Bu Belgrad'ın en büyük kilisesinin içi hala yapım aşamasında ama kubbesiyle gayet güzel bir tapınak. Şehre dolana dolana dönüyorum. Önce Beogradska Caddesi'ni tırmanıp Tasmajdan (Taşmeydan) Parkı'na gidiyorum. Belgrad'ın parkları gayet güzel. Hemen yan tarafında Crkva Svetog Marka (St. Mark Kilisesi) var. Yine büyük bir kilise, bu sefer içi de yapılmış. Gayet etkileyici. Hemen yan tarafında mavi soğan kubbesi ile Rus Ortodoks Kilisesi duruyor. İçeri giremesem de küçücük bahçesiyle masallardan fırlamış gibi. Parkın içindeki kafede bir kahve molasını müteakip alt taraftaki Palilulska Pijaca'ya (açık pazar yeri) uğruyorum. Pazar yerleri fazlasıyla bizimkileri andırıyor, farklı olan kısımlar düzenli halleri ve kalabalık olmamaları.
Pionirski Parkı'na geri dönerken Narodna Skupstina (Parlamento Binası) tüm heybetiyle parkın karşısında beni bekliyordu. Özellikle önündeki meşhur heykelleri görmek istiyordum. Biraz fazla zoofili kokan iki heykel insanla atın garip bir dansını betimliyordu. Yüzümde muzur bir tebessümle Pionirski Parkı'nın Trg Nikole Pasica (Nikole Pasica Meydanı) tarafında bulduğum bir pilot shop'a girdim. Tesadüflerin beni alt kattaki dükkanına soktuğu bu yerde normal hatta hafiften pahalı fiyata pilot montları, Sırp Hava Kuvvetleri armalı montlar, tişörtler sweetshirt'ler bulabilirsiniz. Ardından Pionirski Parkı'nın içinden aşağıya indim. Bu sefer Stari Dvor (Eski Saray) ve Novi Dvor (Yeni olan) Terazije Caddesi kenarındaydılar. Yanlarından cadde boyunca geçip önce tarihi Hotel Moskva'ya (Moskova Oteli) göz gezdirdim ardından cadde boyunca Knez Mihailova'daki binalara. Yolun sonundan Pariska boyunca Bajrakli Dzamija'ya (Bayraklı Camii) uzandım. Küçük, kendi çapındaki bu camiden hemen yan taraftaki (Kralja Petra üzerinde) Yahudi Müzesi'ne geçtim ama bugün kapalıydı. Studentski Park bir sonraki hedefimdi. Bu güzel parkta biraz soluklanıp Trg Republika (Cumhuriyet Meydanı) üzerinden hostelime döndüm.
Ufak bi öğle molasını müteakip sırada şehrin biraz daha uzak kısımları var. Günlerden Pazartesi olduğu için tüm müzeler kapalı o yüzden bugün Zemun bölgesine gidip yarına şehrin güneyini ve müzeleri bırakacağım. Aslında 11 km yürünmeyecek bir mesafe değil, parkların kenarındaki yollar da haritadan gayet uygun görünüyor ama hem yorulmaya gerek yok hem de zamanım kısıtlı. Şimdi gelelim otobüse nasıl binileceğine: Önce BusPlus yazan bir büfe bulunur. Otobüs kartı istendiği söylenir. 40 dinar kart parası ayrica 72 dinar tek seferlik bilet parasından ne kadar para yükleneceği belirtilir. Otobüse binince de kart girişteki ekrana yaklaştırılır. İşte bu şekilde Zeleni Venac Pazarı'nın karşısındaki McDonald'ın önündeki kocaman duraktan 84 (15 de gidiyor) numaralı otobüse atlayıp Zemun'a gittim. Zemun'a ulaşmak için ,hostelden aldığım tarifi aktarıyorum, yeşillikler ve yeni
binalar bitince eski binaları gör ve orada in. Böylece kısa sürede Zemun'un trafiğe kapalı sokaklarını arşınlamaya başlıyorum. Zemunska Pijaca (pazar yeri) ve bir kaç kiliseden sonra asıl hedefim tepedeki Kula Sibinjanin Janka (Janos Hunyadi Kulesi). Tarihi 1000'li yıllara kadar götürülen kule tepeden Belgrad'a hakim bir konumda. Etrafındaki kafeler mola vermek isteyenler için ideal. Ancak ben yan taraftaki Zemun Mezarlığı'nı gezip sahile iniyorum. Vakti olanlar bu mezarlıkta 100-200 yıllık mezarları keşfe çıkabilirler.
Açlığımı bastırsın marketten aldığım bisküiler de işe yaramıyor artık. Sahilde yürürken gördüğüm restoranlardan birini gözüme kestiriyorum: Saint Andrea. Kremalı etli çorba, Arjantin Steak ve iki bira. Çorba ve biftek lezzetli. Çorba biftekten daha lezzetli hatta. Biranın kolalı içeceklerden daha ucuz olduğu ülkeleri sevdiğimi söylemiş miydim? Hesap 1600 dinar. Dün Skadarlija'da yediğimden pahalı ama yine de gayet makul.
Kalkmama yakın hava bozmaya başlıyor. Islanmadan hemen otobüse atıyorum kendimi. Bu akşam kalenin arkasındaki parktan güneşin batışını izleme hikayesi (ya o Mualla'yı sandala atıp...) de böylece yalan oluyor.
Hostelin salonunda biramı içip takılırken hostele yeni misafirler geliyor. Kısa sürede kaynaşıp atıyoruz kendimizi dışarıya. Önce bir Couchsurfing buluşmasına gidiyoruz. Ne yazık ki buluşma "Fransızca bilenler" buluşması. Biz de biralarımızı alıp kalenin arkasındaki parka gidiyoruz. Güneş çoktan batmış olsa da içmek için güzel bir yer. Bu geceyi dışarıda ve hostelde içerek bitiriyorum.
Sabah uykumu almış ama biraz akşamdan kalma uyanıyorum. Yoksa ilk işim yakınlardaki parkların birinde koşmak olacak.
İlk hedefimde kale var. Öğlene kadar kalenin etrafında dolaşıyorum. Belgrad'ı gezmek yetti sanki. Tito'nun mezarının da olduğu "Muzej Istorije Jugoslavije" (Yugoslavya Tarihi Müzesi) ve "Kuca Cveca" gezimden vazgeçiyorum. Keza modern sanat müzesi, Beli Dvor (Beyaz Saray) ve Ada Ciganlija'nın oraları da bir dahaki sefere bırakıyorum. Vakti ve enerjisi olanlar gezsinler ve tecrübelerini bana iletsinler lütfen. Hostelde, cafelerde ve yine kalenin arkasındaki parkta içip, takılıp geçiriyorum günümü. Bu akşam hava bulutlu değil. Kalenin arkasındaki park güneşin batışını izlemek isteyenlerle doluyor. Gerçekten güneşin güzel battığı şehirlerden biri Belgrad.
Akşam da sırada Sırp müzikleri dinlemek var. Sonunda otelimin sokağında oturmak mümkün oluyor.
Ve sabah erkenden Zeleni Venac'daki otobüs durağından 72 numaraya atlayıp havaalanına ulaşıyorum. Binişte şöför olmadığı için kartınızı okutmayın, ileride ellerinde makinalarla biletçiler gelip kartınızı isteyecekler.
Belgrad'dan mutlu mesut ayrılıyorum. Hostelde çalışanlardan ve dışarıda muhatab olduklarımdan edindiğim kadarıyla çok hoşsohbet, yardımsever ve kafa herifler Sırplar :) Ha kızları için aynı şeyi söyleyemeyeceğim, desem desem Ediz Hun edasıyla 'güzel olduğunuz kadar suratsızsınız da hamfendi' diyebilirim, ama olsun. Onları da öyle kabul etmek lazım.
Yaza doğru havalar iyice ısınıp etraf kalabalıklaşınca daha da eğlenceli oluyormuş Belgrad. O zaman yine gelirim belki. Gelirim gelirim...
Önemli Notlar:
- Yemek konusunda hassas olanlar, içinde domuz eti (Pork) olmayan şeyleri bulmak için biraz uğraşmak zorundalar. Tavsiyem: Cevapcici gibi dana etinden köfte, kahvaltıda peynirli börek ya da bilimum tatlılar.
- Ummadığınız bir zamanda döviz bozdurmak zorunda kalırsanız Knez Mihailova üzerinde bu işi yapan Exchange ATM'leri var. Kurları da hiç fena değil.
- Havaalanı dışında Trg Republike ve Merkez Tren İstasyonunda Turizm Büroları var, mutlaka haritanızı alın çok işe yarıyor.
- Yeme içme için mekanlar Knez Mihailova etrafındakiler dışında Skadarlija Sokağı, Strahinjica Bana Sokağı, St. Michael Katedrali'nin alt tarafındaki merdivenlerin iki tarafı ve Zemun bölgesi nehir kenarında yoğunlaşmış durumda.
- Sırpların yerel biraları Jelen ve LAV ama herkes Jelen'i tercih ediyor. Jelen'in düşük alkollü meyveli seçenekleri de var.
- Kimi mekanlar kredi kartına %20'ye varan oranlarda komisyon uyguluyor, dikkatli olun.
- Pegasus'un seferlerine başlaması ve Hırvatistan'ın Shengen'e dahil olup vize istemeye başlamasıyla her yer Türk dolmuş durumda, yolda beride konuşmalarınıza dikkat edin.
En İyi Beş:
- Belgrad'ın sıcak insanları. Avrupa'nın hiç bir yerinde bu kadar bize yakın bir millet görmedim.
- Kalenin arkasındaki parkta bira eşliğinde güneşin batışını izlemek
- Tesla Müzesi. Kahrol Edison!
- Şehrin her yerine yayılmış yemyeşil parklar, tarihi doku, etrafındaki yerleşimi ezmeyen dini yapılar
- Bütün bunların çok uygun fiyata olması. İstanbul'la karşılaştıracak olursak fiyatlar yaklaşık %50-75 seviyelerine denk geliyor.
Fotoğraf Listesi
1- Kale Kapısı
2- Tesla Müzesi'nde elektromanyetik alanla enerji iletimi
3- Parlementonun önündeki meşhur heykeller
4- Kaleden gün batımı
5- Zemun'daki Milenyum Kulesi
6- Belgrad sokaklarında
Önerilen Sayfalar:
- Belgrad'ı bir de ablamın kaleminden okumak için Belgrad Gezisi 2
- Bosna Hersek Gezimiz: Saraybosna ve Mostar
- Bir günlük Bratislava Gezisi
- Viyana ve Modling'deki Seegrotte
- Budapeşte'de 3 Gün
- Çek Cumhuriyeti'nin Çok Bilinmeyen Şehri Brno
- Şirin Çek Kasabası Olomouc
Bagaj kısmında Tourist Information var. Şehir haritasını ve ihtiyaç duyduğum bir kaç bilgiyi alıp hemen üst kata çıkıp döviz bürosunda 1€ = 109 dinardan para bozduruyorum. Merak edenlere şehirde en iyi 111 dinara bozdurabiliyorsunuz ama biraz araştırma yapmanız lazım.
Çıkışta sol taraftaki otobüs durağından 72 numaraya binip son durakta ineceğim. Taksiler de normalde 30 € olan fiyatlarını 10€'ya düşürüyorlar gerçi.
İlk sürpriz: Meğer bugün maraton koşuluyormuş Belgrad'da (bilsem kayıt yaptırırdım) o yüzden otobüsler şehir merkezine gitmiyorlarmış. Şansımı bir de A1 minibüslerinde deniyorum ve işte 300 dinar ödeyip şehir merkezine doğru yola koyuldum. Kalacağım hostelin ismi "Hostel and Apartments Skadarlija Sunrise". Check in 14:00'da başladığı için hostele gitmek konusunda hiç acelem yok. Çantam çok ağır olmadığından hemen şehri gezmeye başlayabilirim.
Günlerden pazar ve bit pazarının nerede olduğunu internette yaptığım ufak araştırmada buldum: İlk hedefim Kalenic Pijaca. Son durak "Trg Slavija" da inip başlıyorum Makenzijeva boyunca yürümeye. İstanbul'daki soğuğa aldanıp biraz kalın giyinmişim, burası baharı çoktan getirmiş. Ara yollara sapıp buluyorum Kalenic Pijaca'yı. Meyve, sebze, et (kuru et de alınır buradan) ve bilimum ürünün yanında eski eşyalar satanlar da var aralarda. Çok fazla çeşit yok ne yazık ki ama yine de bir kaç hediyelik eşya bulup ayrılıyorum pazardan.
Az yukarıda Park Cirila var. Biraz soluklanıp güneşi özlemiş bedenimi doyurmak için birebir. Yolda ilk gördüğüm pastaneden bir kaç hamurişi alıp yiyorum parkta. Tatları çok güzel ama görüntüyle tadı birleştiremiyorum kafamda. Enfes peynir tadı alırken etli bir şeyler yiyorum mesela... Çözüm basit: Yerken yediğine değil parkın güzelliklerine odaklan!
Burada en çok görmek istediğim müzeye geldi sıra: Nicholas Tesla Müzesi. Yeri Krunska Caddesi üzerinde. Aslında Tesla hiç Belgrad'da yaşamamış birisi. Müzenin açıldığı binanın da Tesla'yla hiç bir ilgisi yok ama Tesla Amerika'da ölünce Sırplar aslen Sırp olan bu bilim adamına sahip çıkmışlar ve kişisel eşyalarını toplayıp Belgrad'a getirmişler. İşte müze bu şekilde hayata geçirilmiş. Yaklaşık 1,5 saat kaldığım müzede Tesla'nın geliştirdiği prensiplere dayalı aletler fizikle çok ilgilenmemiş olanların sihir diye nitelendireceği görsel bir şölen şeklinde sunuluyor. Şimdi ben böyle dedim diye lunaparka gitmişsiniz gibi bir ortam da beklemeyin gerçi. Fizik laboratuarından hallice bir şekilde İngilizce olarak Tesla'yı ve etraftaki aletleri anlatıyorlar, üstüne bir de film izletiyorlar Edison'la Tesla'nın rekabetine de bolca değinerek. Müze bileti 500 dinar.
Öğleni geçerken hostelime ulaşıyorum. Gayet keyifli bir sokağın birinci katındaki odamın penceresi cafelerle dolu sokağa bakıyor. 6 kişilik odada kişi başı 3 gecelik 3800 dinar (yaklaşık 80 TL) ödüyorum. Ücretsiz internet bağlantısı da gayet iyi. Oda ve hostel sakin, sevimli... Ayrıca boş da. Sanırım bu odada bu gece yalnızım. Çantamı dolaba atıp (saatler geçtikçe öküz ölüsüne dönmüştü meret!) yatağımı hazırlıyorum ve 'yatak beni çağırıyor', biraz dinlenip öyle çıkıyorum dışarıya.
Knez Mihailova etrafında dolanıp duruyorum. Ne kadar çok Türk var etrafta... Çoğunlukla tur kafileleri. Kalemegdan - Trg Republike (Cumhuriyet Meydanı) arasında İstiklal Caddesi'nin küçük bir benzeri gibi uzanan Knez Mihailova'yı talan edip karar veriyorum: Skadarlija kesinlikle çok daha güzel! Hemen hostelimin karşısındaki Kapetan Koca Putuje isimli mekana kurulup sipariş veriyorum. Sırp Hamburgeri (bildiğin köftenin büyüğü) ve bira. Jelen diye bi biraları var pek güzel değil, Staropramen (aslen Çek birası) daha iyi. Gerçi gezim boyunca Jelen içmeye de alıştım...
Yemek sonrası hostele dönünce öğreniyorum ki sadece benim odamda değil tüm hostelde bu gece yalnızım. Neyse ki resepsiyonda 24 saat biri var, başıma bir şey gelirse seslenmem yetecek. Pazar ve pazartesileri böyle oluyormuş, salı gibi dolmaya başlıyor çarşamba cumartesi arası full oluyormuş. Kaldığım hostelden gayet memnunum ve gideceklere de kesinlikle tavsiye ederim. Ayrıca çalışanlar hem çok yardımsever hem de güler yüzlüler. Hostelde bir süre takılıp bu gece nerelerde takılmam gerektiğiyle ilgili bilgiler alıp yine yollara vuruyorum kendimi. Kalenin etrafında dolaşıyorum önce; buralarda ne güzel manzara varmış meğer! Yarın akşam Tuna ve Sava nehirlerinde güneşin batışını izleyeyim madem. Gençler de kalenin arka tarafındaki düzlükte takılıyorlar. Kimileri gitarıyla gelmiş 'Akdeniz Akşamları'nın Sırpçasını çalıp söylüyor.
Yorgun yorgun şehir merkezinin kabasını alıp dolana dolana dönüyorum hostele. Bu gece hiç bir yerde takılacak halim yok. Kaldığım hostelin sokağında 11'e kadar müzik sesleri yükseliyor ama ardından sessizlikte rahat rahat uyuyorum.
9 saate yakın uyku gayet iyi geliyor. Hemen hazırlanıp başlıyorum şehre gezmeye. Önce yakınlardaki bir fırından peynirli 'Burek' alıp Pionirski Parkı'nda oturup yiyorum. Ardından durmadan Hram Svetog Save (St. Sava Kilisesi)'ne kadar gidiyorum. Bu Belgrad'ın en büyük kilisesinin içi hala yapım aşamasında ama kubbesiyle gayet güzel bir tapınak. Şehre dolana dolana dönüyorum. Önce Beogradska Caddesi'ni tırmanıp Tasmajdan (Taşmeydan) Parkı'na gidiyorum. Belgrad'ın parkları gayet güzel. Hemen yan tarafında Crkva Svetog Marka (St. Mark Kilisesi) var. Yine büyük bir kilise, bu sefer içi de yapılmış. Gayet etkileyici. Hemen yan tarafında mavi soğan kubbesi ile Rus Ortodoks Kilisesi duruyor. İçeri giremesem de küçücük bahçesiyle masallardan fırlamış gibi. Parkın içindeki kafede bir kahve molasını müteakip alt taraftaki Palilulska Pijaca'ya (açık pazar yeri) uğruyorum. Pazar yerleri fazlasıyla bizimkileri andırıyor, farklı olan kısımlar düzenli halleri ve kalabalık olmamaları.
Pionirski Parkı'na geri dönerken Narodna Skupstina (Parlamento Binası) tüm heybetiyle parkın karşısında beni bekliyordu. Özellikle önündeki meşhur heykelleri görmek istiyordum. Biraz fazla zoofili kokan iki heykel insanla atın garip bir dansını betimliyordu. Yüzümde muzur bir tebessümle Pionirski Parkı'nın Trg Nikole Pasica (Nikole Pasica Meydanı) tarafında bulduğum bir pilot shop'a girdim. Tesadüflerin beni alt kattaki dükkanına soktuğu bu yerde normal hatta hafiften pahalı fiyata pilot montları, Sırp Hava Kuvvetleri armalı montlar, tişörtler sweetshirt'ler bulabilirsiniz. Ardından Pionirski Parkı'nın içinden aşağıya indim. Bu sefer Stari Dvor (Eski Saray) ve Novi Dvor (Yeni olan) Terazije Caddesi kenarındaydılar. Yanlarından cadde boyunca geçip önce tarihi Hotel Moskva'ya (Moskova Oteli) göz gezdirdim ardından cadde boyunca Knez Mihailova'daki binalara. Yolun sonundan Pariska boyunca Bajrakli Dzamija'ya (Bayraklı Camii) uzandım. Küçük, kendi çapındaki bu camiden hemen yan taraftaki (Kralja Petra üzerinde) Yahudi Müzesi'ne geçtim ama bugün kapalıydı. Studentski Park bir sonraki hedefimdi. Bu güzel parkta biraz soluklanıp Trg Republika (Cumhuriyet Meydanı) üzerinden hostelime döndüm.
Ufak bi öğle molasını müteakip sırada şehrin biraz daha uzak kısımları var. Günlerden Pazartesi olduğu için tüm müzeler kapalı o yüzden bugün Zemun bölgesine gidip yarına şehrin güneyini ve müzeleri bırakacağım. Aslında 11 km yürünmeyecek bir mesafe değil, parkların kenarındaki yollar da haritadan gayet uygun görünüyor ama hem yorulmaya gerek yok hem de zamanım kısıtlı. Şimdi gelelim otobüse nasıl binileceğine: Önce BusPlus yazan bir büfe bulunur. Otobüs kartı istendiği söylenir. 40 dinar kart parası ayrica 72 dinar tek seferlik bilet parasından ne kadar para yükleneceği belirtilir. Otobüse binince de kart girişteki ekrana yaklaştırılır. İşte bu şekilde Zeleni Venac Pazarı'nın karşısındaki McDonald'ın önündeki kocaman duraktan 84 (15 de gidiyor) numaralı otobüse atlayıp Zemun'a gittim. Zemun'a ulaşmak için ,hostelden aldığım tarifi aktarıyorum, yeşillikler ve yeni
Açlığımı bastırsın marketten aldığım bisküiler de işe yaramıyor artık. Sahilde yürürken gördüğüm restoranlardan birini gözüme kestiriyorum: Saint Andrea. Kremalı etli çorba, Arjantin Steak ve iki bira. Çorba ve biftek lezzetli. Çorba biftekten daha lezzetli hatta. Biranın kolalı içeceklerden daha ucuz olduğu ülkeleri sevdiğimi söylemiş miydim? Hesap 1600 dinar. Dün Skadarlija'da yediğimden pahalı ama yine de gayet makul.
Kalkmama yakın hava bozmaya başlıyor. Islanmadan hemen otobüse atıyorum kendimi. Bu akşam kalenin arkasındaki parktan güneşin batışını izleme hikayesi (ya o Mualla'yı sandala atıp...) de böylece yalan oluyor.
Hostelin salonunda biramı içip takılırken hostele yeni misafirler geliyor. Kısa sürede kaynaşıp atıyoruz kendimizi dışarıya. Önce bir Couchsurfing buluşmasına gidiyoruz. Ne yazık ki buluşma "Fransızca bilenler" buluşması. Biz de biralarımızı alıp kalenin arkasındaki parka gidiyoruz. Güneş çoktan batmış olsa da içmek için güzel bir yer. Bu geceyi dışarıda ve hostelde içerek bitiriyorum.
Sabah uykumu almış ama biraz akşamdan kalma uyanıyorum. Yoksa ilk işim yakınlardaki parkların birinde koşmak olacak.
İlk hedefimde kale var. Öğlene kadar kalenin etrafında dolaşıyorum. Belgrad'ı gezmek yetti sanki. Tito'nun mezarının da olduğu "Muzej Istorije Jugoslavije" (Yugoslavya Tarihi Müzesi) ve "Kuca Cveca" gezimden vazgeçiyorum. Keza modern sanat müzesi, Beli Dvor (Beyaz Saray) ve Ada Ciganlija'nın oraları da bir dahaki sefere bırakıyorum. Vakti ve enerjisi olanlar gezsinler ve tecrübelerini bana iletsinler lütfen. Hostelde, cafelerde ve yine kalenin arkasındaki parkta içip, takılıp geçiriyorum günümü. Bu akşam hava bulutlu değil. Kalenin arkasındaki park güneşin batışını izlemek isteyenlerle doluyor. Gerçekten güneşin güzel battığı şehirlerden biri Belgrad.
Akşam da sırada Sırp müzikleri dinlemek var. Sonunda otelimin sokağında oturmak mümkün oluyor.
Ve sabah erkenden Zeleni Venac'daki otobüs durağından 72 numaraya atlayıp havaalanına ulaşıyorum. Binişte şöför olmadığı için kartınızı okutmayın, ileride ellerinde makinalarla biletçiler gelip kartınızı isteyecekler.
Belgrad'dan mutlu mesut ayrılıyorum. Hostelde çalışanlardan ve dışarıda muhatab olduklarımdan edindiğim kadarıyla çok hoşsohbet, yardımsever ve kafa herifler Sırplar :) Ha kızları için aynı şeyi söyleyemeyeceğim, desem desem Ediz Hun edasıyla 'güzel olduğunuz kadar suratsızsınız da hamfendi' diyebilirim, ama olsun. Onları da öyle kabul etmek lazım.
Yaza doğru havalar iyice ısınıp etraf kalabalıklaşınca daha da eğlenceli oluyormuş Belgrad. O zaman yine gelirim belki. Gelirim gelirim...
Önemli Notlar:
- Yemek konusunda hassas olanlar, içinde domuz eti (Pork) olmayan şeyleri bulmak için biraz uğraşmak zorundalar. Tavsiyem: Cevapcici gibi dana etinden köfte, kahvaltıda peynirli börek ya da bilimum tatlılar.
- Ummadığınız bir zamanda döviz bozdurmak zorunda kalırsanız Knez Mihailova üzerinde bu işi yapan Exchange ATM'leri var. Kurları da hiç fena değil.
- Havaalanı dışında Trg Republike ve Merkez Tren İstasyonunda Turizm Büroları var, mutlaka haritanızı alın çok işe yarıyor.
- Yeme içme için mekanlar Knez Mihailova etrafındakiler dışında Skadarlija Sokağı, Strahinjica Bana Sokağı, St. Michael Katedrali'nin alt tarafındaki merdivenlerin iki tarafı ve Zemun bölgesi nehir kenarında yoğunlaşmış durumda.
- Sırpların yerel biraları Jelen ve LAV ama herkes Jelen'i tercih ediyor. Jelen'in düşük alkollü meyveli seçenekleri de var.
- Kimi mekanlar kredi kartına %20'ye varan oranlarda komisyon uyguluyor, dikkatli olun.
- Pegasus'un seferlerine başlaması ve Hırvatistan'ın Shengen'e dahil olup vize istemeye başlamasıyla her yer Türk dolmuş durumda, yolda beride konuşmalarınıza dikkat edin.
En İyi Beş:
- Belgrad'ın sıcak insanları. Avrupa'nın hiç bir yerinde bu kadar bize yakın bir millet görmedim.
- Kalenin arkasındaki parkta bira eşliğinde güneşin batışını izlemek
- Tesla Müzesi. Kahrol Edison!
- Şehrin her yerine yayılmış yemyeşil parklar, tarihi doku, etrafındaki yerleşimi ezmeyen dini yapılar
- Bütün bunların çok uygun fiyata olması. İstanbul'la karşılaştıracak olursak fiyatlar yaklaşık %50-75 seviyelerine denk geliyor.
Fotoğraf Listesi
1- Kale Kapısı
2- Tesla Müzesi'nde elektromanyetik alanla enerji iletimi
3- Parlementonun önündeki meşhur heykeller
4- Kaleden gün batımı
5- Zemun'daki Milenyum Kulesi
6- Belgrad sokaklarında
Önerilen Sayfalar:
- Belgrad'ı bir de ablamın kaleminden okumak için Belgrad Gezisi 2
- Bosna Hersek Gezimiz: Saraybosna ve Mostar
- Bir günlük Bratislava Gezisi
- Viyana ve Modling'deki Seegrotte
- Budapeşte'de 3 Gün
- Çek Cumhuriyeti'nin Çok Bilinmeyen Şehri Brno
- Şirin Çek Kasabası Olomouc
Merhaba, Ben de Belgrad'a gideceğim. kaldığınız hostel'in adını ya da internet adresini alabilir miyim?
YanıtlaSilHostel and Apartments Skadarlija Sunrise. İyi tatiller.
SilMerhaba, bende ağustos ayı içerisinde gitmeyi planlıyorum. Havaalanında pasaport kontrolü yapılırken, otel rezarvasyonuna bakıyorlar mı herhangi bir rezarvasyonumuz olmadan gidersek problem çıkarırlar mı... Birde bahsettiğiniz bu hostele rezarvasyon açısından güvenilir mi hani yaptığımız rezarvasyonu başkalarına vermesinler :) Son soru belgraddan günü birlik saray bosnaya gidiş geliş düşünüyorum mantıklımı ve ülke giriş çıkışı nasıl olur. İlginiz için teşekkürler şimdiden
SilBilgiler için çok teşekkür ederim.. 17 hazirandaki gezim için çok faydalı olacaklar... 👍
YanıtlaSil